İnsanlığa Uyarı: Bakara Suresi'nin Işığında Tarım ve Toprak Bakara Suresi'nin 205. ayeti, bugün insanlığın düştüğü büyük bir yanlışı gözler önüne seriyor: “O, iş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekinleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.”
Bu ayet, bize yalnızca geçmişteki bozgunculukları değil, günümüzde toprağın, tarımın ve dolayısıyla nesillerin nasıl yok edildiğini de hatırlatıyor. Allah'ın bizlere emanet ettiği topraklar, bilinçsiz politikalar, kimyasal ilaçlar ve genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile verimsizleştirildi. Bu durum yalnızca tarım alanlarımızı değil, insan sağlığını ve toplumun geleceğini de tehdit ediyor.
Tarım: Milletin Geleceği, Toplumun Varoluş Sebebi
Tarım, yalnızca bir ekonomik faaliyet değil, bir milletin bağımsızlığı, sağlığı ve geleceğini koruyan temel bir güçtür. Ancak bugün, Türkiye gibi büyük bir tarım potansiyeline sahip ülkede, tarımın değeri gerektiği gibi anlaşılamamış, tarım politikaları doğru bir şekilde yönetilememiştir. Bu ilgisizlik, sadece ekinlerimizi değil, neslimizi de tehdit etmektedir.
Toprağına sahip çıkamayan bir toplum, ne bağımsızlığını ne de geleceğini sürdürebilir. Bu gerçeği göz ardı etmek, yalnızca bireylerin değil, toplumun tüm katmanlarının kaderine doğrudan etki eder. Ne yazık ki, tarım bugün yöneticiler, halk ve hatta uzmanlar tarafından dahi yeterince önemsenmemektedir.
Toprak ve Nesiller Tükeniyor
Kimyasal gübreler ve tarım ilaçları, toprağı zehirliyor ve kısırlaştırıyor. Genetiği değiştirilmiş ürünler, insan sağlığını tehdit ediyor. Elde edilen ürünler, ne eskisi gibi besleyici ne de helal ve temiz. Yediğimiz gıdalar, sadece bedenlerimizi değil, nesillerimizi de zehirliyor. Bu kısır döngü, Bakara Suresi'nde vurgulanan bozgunculuğun tam anlamıyla yaşandığını gösteriyor.
Yanlış Yönetim ve Bilinç Eksikliği
Sorunun kökeninde, tarım politikalarını yöneten kişilerin bu alanda bilgi ve uzmanlık sahibi olmaması yatıyor. Tarımdan anlamayan kişiler, ziraat mühendislerinin ve çiftçilerin önüne geçen yanlış kararlar alarak süreci daha da kötüleştiriyor. Ne yazık ki, günümüzde ziraat mühendisleri dahi yerel tarım bilgeliğinden uzak, Batı’nın dayattığı yöntemlere göre eğitiliyor. Bu, bizi kendi öz kaynaklarımızdan ve fıtratımızdan uzaklaştırıyor.
Çözüm: Allah’ın Ayetlerine ve Fıtrata Dönüş
Bu yıkımın önüne geçmek için acilen köklü bir değişime ihtiyaç vardır. Toprağımızı, tarımımızı ve nesillerimizi kurtaracak adımlar şunlardır:
1. Helal ve Temiz Tarıma Dönüş: Kimyasal ilaç ve gübre bağımlılığını terk ederek, doğal ve organik tarımı teşvik etmeliyiz. GDO’yu yasaklayarak, helal ve sağlıklı üretimi devlet politikası hâline getirmeliyiz.
2. Adaletli Arazi Yönetimi: Tarım arazilerinin korunması, imara açılmasının engellenmesi ve toprakların adil bir şekilde kullanılmasını sağlayacak bir arazi rejimi uygulanmalıdır.
3. Yerel ve Milli Tarım Eğitimi: Ziraat mühendislerini ve çiftçileri yerel bilgelikle eğiterek, Batı'nın dayatmalarından kurtulmalıyız.
4. Halkı Bilinçlendirme: Camilerde, okullarda, medyada ve sosyal platformlarda helal ve temiz beslenmenin önemi vurgulanmalıdır. Tarımın sadece üretim değil, bir varoluş meselesi olduğu herkese anlatılmalıdır.
TARIMDA KURTULUŞ İMKÂNI
Eğer bugün tarım ve toprağımıza(Tarlalarımıza) sahip çıkmazsak, yarın çok geç olacak. Allah’ın uyarılarını dikkate almalı, helal ve temiz beslenmeyi hayatımıza kazandırmalıyız. Temiz toprak, saf ürünler ve helal kazanç olmadan bir toplum ne huzur bulabilir ne de sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilir.
Unutmayalım ki toprağını ve tarımını kaybeden bir millet, köklerini ve geleceğini de kaybeder. Bu nedenle, tarım politikalarını millî bir dava olarak ele almalı ve hep birlikte bu alanda harekete geçmeliyiz. Tarım bir seçenek değil; milletimizin bekası için zorunluluktur. Şimdi harekete geçme zamanıdır!