Komşuluk, toplumun temel taşlarından biri olarak tarihin her döneminde büyük önem taşımıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda komşuluk, sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda ahlaki, dini ve sosyal bir sorumluluk olarak görülürdü. İnsanlar, mahalle kültürü içinde birbirleriyle dayanışma içinde yaşar, birbirlerinin dertleriyle dertlenir, sevinçlerine ortak olurdu. Ancak modern şehirleşme ve apartman düzenine geçişle birlikte bu ilişkiler giderek zayıflamış, bireyselleşen toplum yapısı içinde komşular birbirine yabancı hale gelmiştir.

Günümüzde 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu gibi hukuki düzenlemelerle apartman ve site hayatı kurallara bağlanmış olsa da, gerçek komşuluk ilişkileri sadece yasalarla değil, gönüllü olarak geliştirilecek insani ve dini bağlarla güçlendirilmelidir. Osmanlı’daki güçlü komşuluk kültürü, modern dünyada yeniden hatırlanmalı ve yaşatılmalıdır.

OSMANLI’DA KOMŞULUK: DOSTLUK, DAYANIŞMA VE İSLAMİ DEĞERLER

Osmanlı İmparatorluğu’nda komşuluk ilişkileri, toplumun huzuru ve düzeninin temel taşlarından biri olarak kabul edilirdi. Komşular, sadece yan yana oturan insanlar değil, aynı zamanda birbirlerinin dert ortağı, sırdaşı ve destekçisi idi. İslam dininin komşuluğa verdiği önem, Osmanlı toplumunun komşuluk anlayışında belirleyici bir rol oynamıştır.

Osmanlı Mahalle Kültürü ve Komşuluk Gelenekleri

Mahalle Dayanışması: Osmanlı mahallelerinde bir komşu zor durumda kaldığında tüm mahalle halkı ona destek olurdu. Kimse aç, açıkta bırakılmaz, herkes birbirini gözetirdi.

Sadaka Taşları: İhtiyaç sahipleri, mahcup olmadan yardımlarını alabilir, zenginler ise kimseyi rencide etmeden hayır yapabilirdi.

Misafirperverlik: Komşular birbirine yemek gönderir, hasta ve yaşlılara yardım edilir, bayramlarda hediyeleşme kültürü yaygındı.

Mahalle Bekçileri (Asesler): Gece bekçileri mahallede devriye gezerek güvenliği sağlardı.

Dini Hassasiyetler: İslam’da komşuluk büyük bir önem taşır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" buyurarak komşuluğun sadece sosyal değil, dini bir sorumluluk da olduğunu vurgulamıştır.

MODERN YAŞAMIN KIRSAL BÖLGELERE ETKİSİ VE KÖY YAŞAMINDA KOMŞULUK

Eskiden köylerde yaşam, imece usulüyle bütüncül bir yapıya sahipti. Şimdi ise modern hayat köylere kadar girmiş, bireyselleşme ve yabancılaşma köylerde bile yaygın hale gelmiştir. İmece ortadan kalkmış, insanlar arasındaki dayanışma ve yardımlaşma azalmıştır.

442 SAYILI KÖY KANUNUNUN ETKİLERİ

442 sayılı Köy Kanunu, köylünün dayanışma yapısını parçalayarak köy yönetimini tek elden yönetilen bir sisteme dönüştürmüştür. Bu durum, komşuluk ilişkilerini ve yardımlaşmayı zayıflatmış, maddi gücü olanların seçilme ihtimalini artırmıştır.

SONUÇ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Osmanlı’nın komşuluk anlayışı, modern toplumda yeniden canlandırılabilir. Toplumsal ve dini değerlere sahip çıkarak, samimi ve dayanışma içinde bir komşuluk anlayışı yeniden inşa edilebilir. Bunu sağlamak için bireysel ve toplumsal adımlar atılmalı, geleneksel komşuluk değerleri tekrar hayata geçirilmelidir.

Fazıl Gönder Köşe Yazisi2280Nh