Hiç gülmeyi unuttuğunuz oldu mu sizin de? Sanırım hepimiz daha az güler hale geldik.

Ankara’dan sesleniş
GÜLMEK HERKESİN HAKKI



Gülmek için mutlu mu olmak gerek ille de? Mutsuzken de acı içinde geçerken gülmediniz mi hiç? Güldünüz tabi, gülmekle ağlamak kardeşmiş, öyle derler ya, duymuşsunuzdur. 


Ben gülmeyi öz kardeş olarak kabul edebilirim kendi adıma, ağlamak da üvey olsun olur mu? Daha az görüşelim kendisiyle. Şaka bir yana gülmeye hepimizin ihtiyacı var, gülmeyi öğrenmeliyiz. Gülmek öğrenilir mi derseniz, evet öğrenilir, her şey gibi onu da öğrenebiliyor insan. Bunun içinde hayata bakış açısını değiştirmek, müzik dinlemek, doğada vakit geçirmek, güvendiğiniz insanla sorunları paylaşmak, hayvan sevgisi… İşte bunlarla kasılan beden ve ruhlarımızı rahatlatıp gülmeyi yeniden keşfedebiliriz. Güldükçe öğreneceğiz ve daha çok güleceğiz. 
Hayatımızdaki sorunları gereğinden fazla abartmadan yaşamayı becerebilirsek ki elimizdedir. Becermek.
   

 Gevşeyin biraz, stresin esiri olmayın, sizi dinlendirecek şeylerle meşgul olun. Eminim siz de güleceksiniz ve gülmelisiniz de. Gülmek herkese çok yakışır, size de yakışacaktır. Hadi gülümseyin siz de hadi, bakın gülümsediniz bile.
Başarısız insanların yollarında engel olarak gördüğü şeyler, başarılı olanlar için başarıya giden birer basamaktır.
Ömrümüz boyunca, hiç aksatmadan ve karşılık beklemeden bütün şefkati ile bizi kollarında büyüten Doğa Ana, karnımızı doyurmanın yanında, ruhsal ve bilişsel süreçlerimiz için de bize muhtelif mucizeler sunar. Hayatımızı kolaylaştıracak önemli bir ders niteliğindeki bu mesajlar kimi zaman fark edilir ve hayata geçirilir, kimi zamansa sanki hiç yaşanmamış gibi unutulur gidilir.
Hayat akışından Şikâyetçi olacağımıza olumlu bakarak zoru başarmaktır.


Bazı irade sahibi insanlar Kendilerinin dışındaki insanların tutum ve davranışları, iş tempolarının yoğunluğu ya da trafiğin yoğunluğu, kaybolan bavullar ya da terkedilme gibi kontrolleri altında olmayan olaylar karşısında çok fazla şikâyetçi olmuyorlar. Durumlar ve olaylar karşısında kontrol edebilecekleri tek şeyin kendi tepki ve tutumları olduğunun farkındalar. Durumu sükûnetle karşılayarak neyi daha farklı yapabileceklerini planlıyorlar.


Okuduklarımızdan anladığımız kadar güçlü ve azimli insanlar Değişime direnmiyorlar. Değişimi ve gelişimi kendileri için bir hayat biçimi haline getiriyorlar. Farklı sonuçlar elde edip başarıya ulaşmak için değişerek ve değiştirerek sürekli daha iyiyi arama çabası gösteriyorlar. Davranış kalıplarının dışına çıkma cesareti gösterip farklı yöntemler bularak denemeye ve sonuçlarını değerlendirip başarıya giden yeni yöntemler keşfetmeye çalışıyorlar.


İşte tamda burada sabır devreye giriyor, Başarıya giden yolda atılan her bir adımın öneminin son derece bilincindeler ve bu adımları gereken zamanda atıyorlar. Sabır denilen şey, onlar için başarıya giden yolda önemli bir çalgı aleti. Sonuca ulaşmanın kolay olmadığını, çaba gerektirdiğini ve zaman aldığını iyi biliyorlar ve planlarını buna göre yapıyorlar.


Geçmişe saplanıp kalmıyorlar. Geçmişte yaşadıkları ile ilgili kendilerini suçlayarak vakit kaybetmiyorlar. Kendilerini suçlamak yerine yaşanılanlardan ders alarak geleceklerini inşa etmek üzere plan yapıyor ve hemen eyleme geçiyorlar. Herkes için aynı debide akan hayat nehrinden alabileceklerinin kendi çabalarına bağlı olduğunun farkındalar. Bu sebeple en iyi verimi elde edebilmek adına geçmişe saplanmak yerine, geleceğe odaklı yaşamayı özellikle tercih ediyorlar.
Bir yazarımızın söylediği gibi “Uzun yaşamayı herkes, iyi yaşamayı ise çok az insan ister”
Hayatın akışı içinde hem zoru başaralım hem gülmeyi unutmayalım.
Hoşça kalın Dostça kalın ama gönül kapınızı asla kapatmayın.


değerli dost köşe yazım yayınlanınca tarafıma gönderilsin istiyorum hayırlı işler diliyorum.

Necati ÜLKER 17.08.2025