Dünya çapında Tozun dumana katıldığı ve birçok sıkıntılar yaşayarak anlamlandırmakta zorlandığımız bir süreçten geçmekteyiz.

Biz asla umutlarımızı kaybetmeyelim tedbirleri alalım takdiri Allah’a bırakalım.

Hiçbir Müslüman umutlarının çalınmasına müsaade etmez.

Hani demiş ya Hz. Mevlâna, “Sen Allah´ a güven. Hiç beklemediğin anda çiçek açar umutlar… “

Hayat bu ya dikiş ipliğine bağlı yaşıyoruz, ne zaman, nerde, ne çıkar karşımıza bilemiyoruz.

Sonunu bilmediğimiz yollardan yürüyoruz belki de çoğu zaman.

Ya da tam düşecekken bir el uzanıyor hep, o yüzden ki umut insan için her şeydir, her şey olmasa da kimisi için mutlaka ‘bir şeydir! …

Karanlığın en ortasında kaldığımızda bile birden güneş doğar aydınlanır etraf.

Karanlıklarda kaybolmak niye? Karamsarlık niye? en karanlık sabahın bile güneşle aydınlanırken, her acı gün bile son bulurken umutsuzluğa kapılmak niye.?

Umut edebilmek” ne güzel şeydir bu hayatta, Başlı başına her şeyden evvel, yarınlar için umutlar eker ruhumuz her bir an, bizi, bu yaşama umudu yaşatır aslında.

Çünkü varoluşumuzdaki en ilkel komut, “hayatta kal” komutudur, hayatta kalabilme umududur, bilmesek de hücrelerimizde dolaşan ilk umut.

Umut olunca da “beklenti” diye fiziksel bir durum ortaya çıkmaya başlar, umut ve beklentiyi belki aynı şeylerdir diye düşünebiliriz ama aynı değildir.

Umut: Hiç görmeyen birine gökkuşağını anlatmak kadar zor ve olanaksız kolay kolay bulunmayan, bulundu mu çabuk kaybedilen ve hızla yıkılan bir şey...

Umut, beklentiler içinde olmamızı, sabırla olmasını istediğimiz ne varsa onu beklememize sebep olan tek şey aslında.

Koşarsın, koşarsın ama bir türlü hedefe varamazsın ya, hani; işte o zaman içindeki umut, varamadığın kadar büyür. O içinde büyüdükçe sen büyürsün.

Sen de umutlarınla büyürsün, onları yaşamak ve başarmak adına umutların için bunu başarabilirsin aslında…

En karanlık gece bile sona erer ve güneş tekrar doğar yüzden yıkılan umutlarına üzülme, yıkılan umutlarının daha iyisini yapabilmek için daha çok çaba göster ve daha çok çalış…

İklim değiştiren kuşlar gibi gidip gelmesin, göç etmesin umutların, İşte bunu yapmamak lazım. İlkin kendi özgüvenimizi sağlamak, sonra umutlarımızdan ve ne istediğimizden emin olmamız lazım…

Emin olduktan sonra tek tek umutlarımızın peşinden koşmamız gerek… Umudumuzun olduğu yerde yaşamımız devam eder.

Yeter ki umutlarımızı besleyelim, pes etmeyelim ve daha çok renk katalım.

Bunları yaparak sizde göreceksiniz ki gerçekten bizleri ayakta tutan tek şey aslında umutlarımız; onlar olmadan yaşamıyoruz esasında…

Kaybetmeyi hissedin, kaçan kendinizi hep yakalayıp tutun ve “serbest kal” deyin; hissettikçe kabullenirsiniz ve iyileşmeye başlarsınız.

Kayıplarınıza dokunun, hissedin, gözleriniz susmaz belki o anlar bilirim; ama siz acınızı serbest bırakın, o günü gelir sizin için susar.

Yaşamanın bir diğer adı umuttur bana göre, hiç yitirilmemesi ve hep taze tutulması gereken.

O yüzden ki bir şeyin bitişi, başka bir şeyin başlamasına vesile kılınır her zaman, her şey bitse dahi yine bir nebzede olsa orada umut vardır, farkında olmak önemlidir.

Siz, siz olun eksik etmeyin yanınızdan, içinizden umudu.

Kazanmasanız bile kaybetmezsiniz en azından, hayat bu ya belli mi olur.

Ama biz insanoğlu olarak, hiçbir zaman umutlarımızı kaybetmeden, hayallerimizle yaşamaya devam edeceğiz.

Hoşça Kalın Dostça Kalın Ama Gönül Kapılarınızı Asla Kapatmayın.

Değerli dost köşe yazım yayınlanınca tarafıma gönderilsin istiyorum hayırlı işler diliyorum.