Yazılarımda toplumsal sorunları dile getirmeye çalışırım.

Son zamanlarda memleketimizin birkaç bölgesinde dikkat çeken bir olay yaşandı. Bu konuyu dile getirmek istiyorum. Şimdi, bazıları yine "ortalığı karıştırıyorsun" diyecek. Hayır kardeşim, ortalığı karıştırmıyorum.

Farkında mısınız bilmiyorum ama burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 81 ilinden biri, hani anlatabiliyor muyum? Burası merkez ilçe, yani ilin kalbi.

Hadise şu ki, daha önce haberleştirdiğimiz bir konuyu tekrar gündeme getirmek istiyorum. 100. Yıl Kültür Merkezi'nin arkasında bulunan sokakta Çankırı Belediyesi tarafından yapılan altyapı çalışmaları, istenilen sonuca ulaşamamış gibi görünüyor.

Kültür Merkezi önünü ve anıt alanının bir bölümünü yaklaşık 2-2,5 aydır kanalizasyon kokusu sarmış durumda. Çankırı halkı bu süre zarfında bu keskin kokuya maruz kalarak o caddeyi kullanmak zorunda kaldı. Ancak, henüz bir çözüm üretilmiş değil; koku hala mevcut.

Burada bir parantez açalım: Sadece burası mı? Hayır! Fuar Yolu’nun bitimindeki, hepimizin bildiği üzere konserlerin yapıldığı alanda da yıllardır süregelen bir sıkıntı var. Özellikle yağmur yağdığında, o bölgeyi kaplayan kanalizasyon kokusu, bölgede yaşayan vatandaşları canından bezdirmiş durumda.

Tabii, bu Fuar Yolu çevresindeki koku bugünün değil, önceki belediyelerin de çözemediği bir sorun.

Parantezi kapatalım. Daha önce böyle bir koku problemi olmayan 100. Yıl Kültür Merkezi arkasındaki sokakta, Çankırı Belediyesi tarafından yapılan altyapı çalışmalarından sonra geniş bir alanı kaplayan bir koku yayılmaya başladı.

Şimdi asıl garip olan şu ki, görünüşe göre Çankırı Belediyesi bu durumla ilgili bir çözüm bulamamış olacak ki, farklı bir yönteme başvurmuş.

Hem Kültür Merkezi arkasındaki sokakta hem de konser günlerinde Fuar Yolu çevresinde birçok vatandaşın şahit olduğu bir durumu gerçekleştirdiği söyleniyor. Çankırı Belediyesi, "koku gitmiyorsa deliği tıkarız" mantığıyla, kokunun yayıldığı kanalizasyon kapaklarına çöp poşeti geçirerek kokunun yayılmasını engellemeye çalışmış. Olayın bir başka yönü de şu ki, iyi ki gaz sıkışıp bir patlama olmamış.

Araştırmalara göre; “Hidrojen sülfür gazı çok zehirli, uçucu, renksiz ve yanıcı bir maddedir. Hidrojen sülfür gazı, havadan %20 daha ağırdır. Dolayısıyla, yeterli havalandırmanın olmadığı kapalı alanlarda ve zemindeki çukurlarda birikir ve bu nedenle dibe çöker. Ortamdaki hidrojen sülfür konsantrasyonu %4.3 - %46'ya ulaştığında patlama olur.”

İyi ki patlama olmamış diyelim.

Alt yapı sorunlarını çözmek vaadiyle göreve gelen Çankırı Belediye Başkanı Sayın İsmail Hakkı Esen'in, bugüne dek durmadan çalıştığını biliyoruz. Kimsenin hakkını yemek istemeyiz. İsmi gibi hakkıdır, elbette çalıştı. Ancak, Çankırılı vatandaşların bu koku probleminin çözülmesi gerektiğini de belirtmek isteriz.

Yazılarımda toplumsal sorunları dile getirmeye çalışırım. Amacım kimseyi eleştirmek değil, vatandaşın sıkıntılarını dile getirmektir.