Siyaset ve politikanın görünmeyen, gösterilmeyen kirli yüzünün vatandaşın üzerindeki etkisinden sırası gelmişken bahsedeyim.

Çankırı’da insanların sorunlarını eksik gördüklerini oldukça dile getirmeye çalışan haberler yapmaya çalışıyoruz. Lakin en çok karşılaştığımız durumlardan biri bu yazıyı yazmama sebep oldu.

Basın özgürlüğü felan derken halkın özgür olmadığını görmeye başladım. 

İnsanların üzerinde bir tedirginlik bir sindirilmişlik var. Kime mikrofon uzatsak kimden bir röportaj almak istesek vatandaşlar sorudan ziyade başıma bir şey gelir mi diye düşünmeye başlıyor.

Yanlışa yanlış, eksiğe eksik demekten çekinen doğruyu söylemekten kaçınan bir toplum olduk. Bir noktadan sonra siyaset ve politikanın görünmeyen, gösterilmeyen kirli yüzünün buna sebep  olduğunu açıkça görür olduk. 

Bir idarecinin veya bir kimsenin işindeki eksikliği söyleyemeyen çekinen hatta korkan bir dolu insan var. Peki neden? Öyle yada böyle hakkı ile yada birileri tarafından bir yerlere getirilmiş insanlardan zarar gelebileceği düşüncesi vatandaşı özgürce konuşmaktan yanlışa yanlış demekten alı koyuyor. 

Kime mikrofon uzatsak fikrini almak istesek. Ya konuşmak istemiyor (başına bir iş geleceği düşüncesinden) yada adımı geçirmezsen olur diyorlar. 
En nihayetinde bu gün vatandaş kendi eliyle bir yerlere getirdiği yöneticinin yanlışını düzeltmesini söyleyemeyecek durumda..

Eee ne yapsın vatandaşta haklı bir noktadan sonra gözünü hırs bürümüş insanlarla karşı karşıya gelme durumu da var. Sözlerim rahatını bozarda şeytanın bile yapmadığı iş ekmekle oynamaktır. Ekmeğimle oynarlar diye susmayı tercih ediyorlar. 

Ezilmeyi ve karşısındaki yanlışa göz yummayı seçiyorlar.

Mevzuu da o ya memleket gibi insanı da gariban..