Hayat, her zaman güllerle bezeli bir bahçe değil.
Bazen dikenler de olur, bazen taşlar da havada uçar. Kimisi sevgisini ve dostluğunu paylaşırken, kimisi kırıcı sözler ve kötü niyetle gelir. İşte tam da burada, insanın asıl karakteri ortaya çıkar: Kötülüğe kötülükle mi cevap verirsiniz, yoksa iyiliğin gücünü mü seçersiniz?
"Sana taş atana sen gül at, sana çamur atana sen kar at" sözü, hayatın tam da bu noktasında bize yol gösterir. Çünkü iyilik, insanın kalitesini gösteren en önemli erdemlerden biridir. Birisi size zarar vermeye çalıştığında, siz de ona aynı şekilde karşılık verirseniz, farkınız kalmaz. Ama siz, kötülüğe iyilikle cevap verdiğinizde, sadece karşınızdaki insanı değil, etrafınızdaki herkesi de etkilersiniz.
Gül atmak, sadece nezaket göstermek değildir; aynı zamanda sabır, olgunluk ve güçlü bir karakterin işaretidir. Çamur atana kar atmak ise, kirli niyetlere karşı tertemiz bir vicdanla karşılık vermektir. Tıpkı karın her şeyi örtüp temizlemesi gibi, iyiliğiniz de kötülüğü örter ve ortadan kaldırır.
Elbette bu, her kötülüğe sessiz kalmak ya da her haksızlığa boyun eğmek anlamına gelmez. Ama unutmamak gerekir ki, nefret nefret doğurur, kin kin doğurur. Oysa sevgi ve hoşgörü, insanların en katı kalplerini bile yumuşatabilir. Bazen bir gülümseme, bazen bir güzel söz, bazen de sadece sessiz bir duruş, kötü niyetleri alt etmeye yeter.
Bugün dünyada huzura, barışa ve dostluğa her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. O halde, biz de iyiliği yayalım. Bize taş atana gül atalım, çamur atana kar atalım. Belki herkes değişmez, ama biz fark yaratırız. Ve kim bilir, belki de bir gün o taş atan eller bile çiçek açar…