1910 yılında Çankırı'da doğan Abdullah Özay’ın dedesi Seyyid Ahmed Efendi, Tunus'tan gelip evlenerek Çankırı'ya yerleşmiş bir muhacirdir.

Ailesi bundan dolayı Çankırı'da Hasaraplar lakabıyla bilinir. Babası İsmail Efendi, sesinin güzelliğiyle tanınan dinine bağlı sevilen bir insan; annesi Hatice Hanım da güngörmüş bir Anadolu kadınıdır. 6 yaşında Çankırı Sıbyan Mektebine başlayan Özay, İdadi Mektebini de Çankırı’da okumuş, 1926 yılında Hasanoğlan Öğretmen Mektebine kaydolmuş, mezuniyet diplomasını Atatürk’ün bizzat katıldığı törende almıştır.

 

Özay; okul yıllarına dair şunları söyler:

Üç devir gördüm. Çocukluk devrinde padişahlıkla idare ediliyorduk. "Yunan Harbi" diyoruz, "İstiklal Harbi" diyoruz... O devri gördüm. Harp başladığı zaman okuyordum. O harp senelerinde Taş Mektebin avlusu yaralılarla doluydu. Harp, bittikten sonra Cumhuriyet ilan edildi. Üçüncü gördüğüm devir de budur. Cumhuriyet devri...

1930 yılında evlenmiş, bu evlilikten dünyaya gelen kızı Şükran Hanım, 1983 yılında kanserden vefat etmiştir.

Uzun yıllar Çankırı’nın köy ve ilçelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra 1955 yılında Çankırı Sarı Baba Mektebine atanmıştır. Bu okulda başöğretmen iken, katıldığı toplantıda Çankırı Maarif Müdürünün “Köy öğretmeninin benim nazarımda mezar taşından bir farkı yok!” sözüne çok sert bir karşılık vermiş, bunun üzerine başöğretmenlikten alınarak, Güneş İlkokulu’na öğretmen olarak tayin edilmiştir. Meslekten emekli olduğu 1965 yılına kadar Güneş İlkokulunda görev yapmıştır.

Çok güzel saz çalan Özay, emeklilik sonrası kırtasiye dükkânı işletmiştir.

1974 yılında Hacca gitmiştir.

Kartviziti:

Mevlithan - Öğretmen

Abdullah Özay

 

Karataş Mahallesi, Yozgatlı Sokak, No: 8

Çankırı


2 Ocak 1999 tarihinde Çankırı'da vefat eden Abdullah Özay’ın kabri Sarı Baba’dadır.

Abdullah Özay, çocukluğundan itibaren benimsediği tasavvufi hayata nasıl adım attığını şöyle anlatır: Çankırı’da 1944 yılında büyük bir deprem oldu. Çankırı’da yaşadığım o deprem, ruhumda değişiklik meydana getirmişti. Bu depremden sonra Büyük Cami’nin imamlarından Sarı Hafız’a gittim. Dedim ki: Arkadaş, kimin ne zaman öleceği belli değil, beni Astarlı Hilmi Efendi’ye elinle teslim et! Hilmi Efendi, babamın arkadaşı idi… Sarı Hafızla birlikte Hilmi Efendi’ye gittik. “Dünyanın hali malumdur, bana bir ders ver…” Dedim, Hilmi Efendi bunun üzerine bana Nakşi dersi verdi. (1)

1945 yılında Astarlızade Mehmet Hilmi Efendi'ye intisap eden Özay, sonrasında bir vesile ile Çankırı'ya gelen Melâmî Şeyhi Hüseyin Şemsi Ergüneş'le tanışarak, 1947 yılında onun eğitim ve terbiyesine girerek melâmîlik yoluna bağlanır. Çok geçmeden de “Beybaba” dediği Şeyhinin Çankırı vekili olur ve Ergüneş’in vefat ettiği 1968 yılına kadar muhabbetleri devam eder.

Çankırı’ya geldi Şemsi Ergüneş

Herkes kaçtı fakir oldum ona eş…”

Necati

ÇANKIRI KAL’ASI

Harap kal’a olmuş cennet misali

Allah nasip etmiş ona visali

Bir Mayıstır bugün günlerden Salı

Ziyaret eyledik Karatekin’i

Bir daha fethettik Çankırı’mızı

Cennete çevirdik bu kal’amızı

Huzurunda diner ağrıyan sızı

Yücelerde yatar Karatekin’i

Selçuklu ordusu başkumandanı

Hürmetle anarız daima onu

Cennet olmuş kırı bak iyi tanı

Çankırı fatihi Karatekin’i

Doğunun bekçisi Sarı Baba’dır

Batısında yatan Tutab Baba’dır

Güneyinde yatan Sabri Baba’dır

Kuzeyi kal’ada Karatekin’i

Etrafı çevrilmiş evliyalarla

Taş Mescit de yatar Şems-i Mevlana

Biliriz Orta’da hem Celil Baba

Gönüllerde yatar Karatekin’i

Çankırı’yı kuşatmış evliyalar

Her türlü afette şehri korurlar

Seydi Köyünde de Hacı Muradlar

Hepsi de anarlar Karatekin’i

Karatekin başımızın tacıdır

Garip gönlümüzün hem ilacıdır

Fakir Abdullah da yalvarıcıdır

Himmet ister anar Karatekin’i

Necati (Abdullah Özay)

Çankırı’dır onun ili

Na’t ve mevlit okur dili

Melamiyyunun bir gülü

Böyle bir Abdullah’ımız var.

Melâmî şair Abdullah Özay'ın Osmanlı ve yeni Türk harfleriyle kaleme aldığı şiirleri vardır. Şiirlerinde Necati ismini kendine mahlas seçmiştir.

1990 yılında askerliğini Çankırı’da yapan Profesör Mustafa Tatçı, Özay’ın notlarını ve şiir defterlerini inceleyerek Çankırılı Bir Melâmî Şair: Abdullah ÖZAY adıyla 2004 yılında kitaplaştırmıştır.

 

(1)           ERKENCİ Nuri, Çankırı Yaren Meclisi Dergisi, Ocak 1993, (Röportaj)