Balıkesir’in Ayvalık ilçesinin Altınova Mahallesi'nde, bu yıl da geleneksel olarak yapılan zeytin hasadı dualar ve hayır yemekleriyle gerçekleştirildi. Yüzyıllardır süregelen bu özel etkinlik, ölümsüzlük ve bereketin simgesi olarak bilinen zeytin ağaçlarından elde edilen ürünlerle kutlandı. İlk hasat, Ayvalık'ın tanınmış zeytincilerinden Hüseyin Bozkurt'un tarlasında gerçekleşti.
Hasat etkinliği, zeytin toplayıcılarının büyük bir heyecanla zeytinleri toplamaya başlamasıyla başladı. Kadın çiftçiler, ağaçların dallarından zeytinleri elle toplayarak bu geleneği yaşattı. Nuriye Hatice Yeşilkaya, zeytin hasadının her yıl dualarla başlamasının önemini vurguladı. “Babam ve annem bu zeytinleri üretiyor. Ben de tüccar olarak onlardan alıyorum. Bu yıl havaların erken ısınması nedeniyle biraz daha erken hasada başladık,” dedi.
Yeşilkaya, duaların ardından odun ateşinde pişirilen yemeklerle Halil İbrahim Sofrası kurarak birlik ve beraberliklerini güçlendirdiklerini ifade etti. “Dua ettikten sonra tatlı ile hasada başlıyoruz. Her öğle saatinde aynı sofrada buluşuyoruz,” diyerek geleneğin önemine dikkat çekti. Zeytin hasadının ekip işi olduğunu belirten Yeşilkaya, “Zeytin mahsulünü tek başımıza toplayamayız. Ekip olarak uyum içinde çalışmak, hasatın başarısı için çok önemli,” dedi.
Zeytin toplayıcısı Gülsevim Ceylan ise, 25 yıldır bu işi yaptığını ve her hasat sezonuna pilav ve tatlı ile başladıklarını anlattı. “Zeytin topladığımız her gün öğle yemeklerimiz de aynı şekilde devam ediyor,” diyerek bu geleneksel yaklaşımın kendileri için anlamlı olduğunu vurguladı.
Türkiye'deki zeytin üreticileri, sektördeki zorluklara rağmen çiftçiliğin geleceğin en popüler mesleği olacağını düşünüyor. Yeşilkaya, “Çünkü üretmek zorundayız, yemek zorundayız,” diyerek tarımın önemini bir kez daha hatırlattı. Bu yılki hasat, yalnızca zeytin değil, aynı zamanda dayanışma ve geleneklerin yaşatıldığı bir etkinlik olarak Ayvalık'ın kültürel zenginliğini de gözler önüne serdi.
Altınova'da gerçekleştirilen bu özel etkinlik, zeytin hasadının sadece bir tarımsal faaliyet olmadığını, aynı zamanda kültürel ve sosyal bir buluşma olduğunu gösterdi. Geleneksel değerlerin yaşatıldığı bu tür etkinliklerin, bölge halkının bir araya gelmesine ve sosyal bağların güçlenmesine katkıda bulunduğu herkes tarafından kabul ediliyor.
