Türkiye, kanser tedavisinde çığır açacak bir gelişmeye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Kök hücre ve rejeneratif tıp alanında önemli çalışmalara imza atan Liv Hospital Kök Hücre Üretim Merkezi Direktörü ve İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Karaöz, Samsun’da düzenlenen bir bilgilendirme toplantısında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Karaöz, Türkiye’de kanser hücrelerini doğrudan hedef alıp yok edebilecek "CAR T-cell" adı verilen özel hücrelerin üretileceği bir laboratuvarın kuruluş sürecine girildiğini müjdeledi.
Toplantıda Orta Karadeniz bölgesindeki sağlık çalışanlarına kök hücre ve gen tedavileriyle ilgili güncel bilgileri aktaran Karaöz, özellikle nörodejeneratif hastalıkların klasik tıp yöntemleriyle tam anlamıyla tedavi edilemediğini vurguladı. Parkinson ve Tip 1 diyabet gibi hastalıklarda hücre kaybının geri dönüşünün mümkün olmadığını belirten Karaöz, bu noktada kök hücre tedavilerinin devreye girdiğini söyledi.
Son 10 yılda Türkiye’de Sağlık Bakanlığı denetiminde onaylı hücresel tedaviler uygulandığını belirten Karaöz, bu alandaki en büyük riskin standart dışı uygulamalar olduğuna dikkat çekti. Tedavilerin, GMP (İyi Üretim Uygulamaları) standartlarına uygun laboratuvarlarda üretilmiş hücrelerle ve resmi onayla yapılması gerektiğinin altını çizdi.
Kök hücre tedavilerinin kansere neden olup olmayacağı yönündeki endişelere de yanıt veren Prof. Dr. Karaöz, “Klinik çalışmalar gösteriyor ki erişkin kök hücrelerin ciddi bir yan etkisi yok. Özellikle göbek kordonu dokusundan elde edilen hücreler güvenli şekilde kullanılabiliyor,” dedi.
En dikkat çekici açıklama ise CAR T-cell teknolojisiyle ilgili oldu. Karaöz, kan kökenli bazı kanser türlerinde büyük başarı sağlayan bu yöntemin artık Türkiye'de de uygulanabilir hale geleceğini belirtti. Liv Hospital Vadi İstanbul’da kurulacak olan yeni laboratuvarda, kanser hücrelerini tanıyıp yok eden bu özel hücrelerin üretileceğini belirten Karaöz, “Bu teknolojiyle hastaların vücuduna yeniden enjekte edilecek hücreler, kanserli hücreleri hedef alarak yok edecek. Yaklaşık 6 ay ila 1 yıl içinde bu tedavinin Türk hastalarının hizmetine sunulmasını hedefliyoruz,” ifadelerini kullandı.
Kurulacak olan bu gelişmiş laboratuvar, Türkiye'nin onkolojik tedavilerde dışa bağımlılığını azaltmayı ve yerli üretimi güçlendirmeyi amaçlıyor. Uzmanlar, bu gelişmenin hem bilim dünyası hem de hastalar açısından umut verici bir adım olduğuna dikkat çekiyor.
