Çankırı Karatekin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüdayi Ercoşkun, bakliyatların protein kaynağı olarak önemli bir alternatif olduğunu ancak kırmızı etin, bazı hayati besin öğelerinin sağlanmasında yeri doldurulamaz bir kaynak olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Ercoşkun, 1980'li yıllarda Türkiye’de mercimek üretiminin artışıyla başlatılan kampanyaların büyük yankı uyandırdığını belirtti. Bu dönemde "Mercimek Teyze" olarak bilinen Prof. Dr. Ayşe Baysal’ın mercimeğin sağlık faydalarını ve farklı tariflerini tanıtarak tüketimi yüzde 25-30 oranında artırdığını vurguladı.
Ancak Ercoşkun, mercimek ve fasulyenin bazı besin öğeleri bakımından eksik olduğunu ifade etti. “Et, vücudun üretemediği esansiyel amino asitleri yüksek miktarda içerir. Ayrıca B12 vitamini, demir ve çinko gibi besin öğeleri açısından da eşsizdir. Mercimek ve fasulye, bu öğeleri sağlayamaz ya da yeterince emilim sunmaz,” dedi.
Kırmızı etin, kas onarımı ve bağışıklık sistemi gibi hayati süreçler için önemli olduğunu belirten Ercoşkun, etin içeriğindeki "hem demir" gibi bileşenlerin vücut tarafından kolayca emilebildiğini, buna karşın bakliyatların içerdiği "non-hem demir" türünün daha düşük bir emilim oranına sahip olduğunu söyledi.
Doymuş yağ oranı nedeniyle etin dikkatli tüketilmesi gerektiğini hatırlatan Ercoşkun, “Fasulye ve mercimek, düşük yağ içeriği ve yüksek lif oranıyla sindirimi destekler. Ancak bu bitkisel kaynaklar, esansiyel amino asitler açısından eksik olduğu için tahıllarla birlikte tüketilmelidir. Yine de etin yerini dolduramaz,” diye ekledi.
Sağlıklı bir beslenmenin çeşitlilik ve denge gerektirdiğini vurgulayan Ercoşkun, “Etin yanı sıra bakliyatlar da diyetimize eklenmeli. Bu ikisini dengeli bir şekilde tüketmek, sağlıklı bir yaşam için en doğru yaklaşımdır,” dedi.