Milliyetçi Hareket Partisi Çankırı Milletvekili Pelin Yılık, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü kutladı ve engelli bireylerin karşılaştığı sorunlara dikkat çekti. Yılık, engellilik kavramının yalnızca tıbbi bir durum değil, toplumsal bir bakış açısı meselesi olduğunu belirtti.
Konuşmasında engelli bireylerin ayrımcılığa, eşitsizliğe ve onur kırıcı davranışlara maruz kalmasının engelliliği bir insan hakları sorunu haline getirdiğini vurgulayan Yılık, "
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu’muz adına 3 Aralık Dünya Engelliler Günü sebebiyle söz aldım, genel kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum, Konuşmamda “Engelli” tanımını kullanmam sadece tıbbi bir bakış açısını değil aynı zamanda “toplumun bakış açısını” da yansıtmaktadır.
Engel kavramı bireylerin sahip olduğu bazı sağlık ve ruhsal sorunlardan kaynaklanabildiği gibi toplumun haksız önyargı ve tutumları da engellilerin; “yani özel gereksinimli bireylerin” sosyal yaşama katılımında engel oluşturabilmektedir.
Toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçası olan engelli bireylerimizin sorunları; gerçekçi bir şekilde ele alınarak toplumla bütünleştirilmeleri gerekmektedir.
Engellilerin ayrımcılığa, eşitsizliğe, onur ve haysiyet kırıcı davranışlara maruz kalmaları ve bireysel özerkliklerinin tanınmaması, engelliliği bir insan hakları sorunu yapmaktadır.
Engellilerin toplumdaki diğer bireyler gibi her türlü insani haklarını elde etmelerinde ve mevcut sorunlarının çözümünde kullanılan temel aracın, yürütülen kamu politikaları olduğu görülmektedir. Hükümet programları ise kamu politikalarına yön veren, en önemli siyasi stratejilerdir.
Bir ülkede devletin niteliği, politika öncelikleri, yöneticilerin hâkim ideolojileri, toplumsal değerler ve inanışlar, ekonomik gelişmişlik gibi özellikler engelliliğin anlaşılmasında ve politikaya dönüştürülmesinde etkili olan unsurlardır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak engelli kardeşlerimizin ihtiyaç ve beklentilerine bir nebze olsun katkı sunmak, bu konuya siyaset üstü bir bakış açısıyla insan hakkı olarak yaklaşmak her daim temel politikamız olmuştur.
Bu süreçte engellilere yönelik kurumsal yapıda gerçekleşen en önemli adım 1997 tarihinde, Başbakanlığa bağlı olarak 57.hükümet döneminde kurulan Özürlüler İdaresi Başkanlığı olmuştur.
Sayın Başkan Değerli Milletvekilleri, Dünya Sağlık Örgütü rakamlarına göre dünya nüfusunun % 15’i bir tür engel ile yaşamını sürdürmektedir.
Bu oran herhangi bir erişim engeli ile karşılaşmaları durumunda; dünyada ne kadar çok engellinin toplumdan izole ve bağımlı yaşamak zorunda olduğunu gözler önüne sermektedir.
Günümüzde engellilik tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir kamu politikası alanıdır. Çünkü nüfus içerisindeki payları bu kadar yüksek olmasına rağmen engellilerin, temel sorunları devam etmektedir.
Engelli bireylerin toplumsal yaşamda kendilerini kabul ettirmeleri ve diğer bireylerle eşit olanak ve haklara sahip olmaları konusunda bazı olumsuzluklar yaşadıkları bilinmektedir. Toplumun diğer bireyleri tarafından acıma ve üzüntü gibi olumsuz duygularla yaklaşılan engelliler, “eksik” ya da “farklı” görülerek dışlanmakta ya da ayrıştırılmaktadır.
Engelli bireylerin ekonomik ve toplumsal yaşama katılımlarının en iyi yollarından biri istihdam edilmeleridir.
Diğer yandan engelli bireylerin önemli bir kısmı engelinden dolayı eğitim olanağından yoksundur. Bu da belli bir alanda yetkinlik elde edebilmelerini ortadan kaldırmaktadır. Özetle işgücü piyasalarına girişte, iş bulmakta dezavantajlı konumdadırlar.
Bu sebeple engelli kardeşlerimiz devletimizden istihdam müjdesi beklemektedirler.
İstihdam olanağının devletimiz vasıtasıyla tesis edilmesi sosyal devlet olmanın gereğidir ve sadece özel sektörle yürütülemeyecek kadar önemlidir. Türkiye’de engelli istihdamının arttırılması için öncelikle toplumun ve işverenlerin engelliler hakkında bilgilendirilmesi önemli bir noktadır. Anaokulundan başlayarak “farkındalık” oluşturacak derslerin müfredatlara sokulması bu konuda farkındalığı yüksek nesiller yetiştirmek için önemli bir adım olacaktır.
Engelli bireylerin istihdamı sadece bağımlı çalışan açısından desteklenmemeli ve engellilerin girişimci fikirlerini ortaya koymalarında cesaretlendirilmeleri için de özel projeler, destekler ve hibeler tesis edilmelidir.
Engelli çocuğa bakım veren kişilerin anneler olduğunu ve bakımının büyük çoğunluğunu üstlendiğini biliyoruz. Uzun ve zorlu olan bu süreç annelerde tükenmişlik duygusu oluşturmaktadır.
Engelli bireylerin gereksinimlerini karşılayacak sayı ve nitelikteki gündüz bakımevlerinde günün belli saatlerinde çocukların bakımlarının sağlanması; aile yükünü azaltması açısından önemlidir.
Ülkemizde engelli birey ve ailesini psikolojik, sosyal ve fiziksel anlamda destekleyecek nitelikte evde bakım sisteminin olmaması engelli birey ve ailelerinin sorunlarının çözümünde yalnız kalmalarına zemin hazırlamaktadır.
Engelli bireylerimizin sağlık hizmeti alırken de birtakım problemlerle karşılaştıkları, erişim, iletişim, empati gibi zorlukları deneyimledikleri bilinmektedir.
Engelli olma halinin yanında bir de kadın olmak, engelli kadınlar açısından hayatı daha farklı ve daha zor deneyimlemeye neden olmaktadır. Bu süreçte engelli kadınlar aile içinde, eğitimde, sağlıkta ve çalışma hayatında birçok sorunla karşılaşabilmektedir.
Bu sorunlar, engelli kadının yaşam alanını ev içi ile sınırlayabilmektedir. Hayatı özel alanla sınırlanan engelli kadın, toplumda kendine yer edinememektedir.
Engelli bireylerimiz ile ilgili daha fazla farkındalığın olduğu bir dünya diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken genel kurulu saygıyla selamlıyorum.