Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekili Doç. Dr. Pelin Yılık, Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde önemli açıklamalarda bulundu. Yılık, sağlığın toplum ve birey açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayarak, devletin sağlık hizmetlerinde etkin bir rol üstlenmesi gerektiğini belirtti. Yılık, gelişmiş ülkelerde sağlık alanına yapılan yatırımların bir gider kalemi değil, sağlıklı nesillerin yetişmesine yapılan bir yatırım olarak görülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin sağlık politikalarının temelinde yaşam kalitesini ve bireylerin memnuniyetini artırmayı hedeflediklerini söyleyen Yılık, sağlık hizmetlerinde kapasite artırımı ve kaynakların doğru alanlara yönlendirilmesinin önemine dikkat çekti.
Yılık, sağlık hizmetlerinin verimli bir şekilde sunulabilmesi için aile hekimliği sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, yaşlanan nüfusun sağlık hizmetlerine erişimini kolaylaştırmak için yaşlı bakım hizmetlerinin artırılması gerektiğini vurguladı. Sağlık turizminin potansiyelinin daha iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Yılık, Türkiye'nin sağlık alanındaki kapasitesini küresel bir marka haline getirmek için çalışmalar yapılması gerektiğine işaret etti.
Sağlık alanındaki bu reformların, hem halk sağlığını korumak hem de ülkenin ekonomik refahını artırmak adına büyük önem taşıdığına dikkat çeken Yılık, 2024 yılı Sağlık Bakanlığı bütçesinin Türk milletine hayırlı olmasını temenni etti.
Çankırı Milletvekili Doç. Dr. Pelin Yılık konuşması, " Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, Kıymetli Milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı’nın Değerli Bürokratları, Sağlığın gerek birey ve gerekse toplum açısından önem arz etmesi, devletin özellikle sağlık hizmetlerinin sunumu sürecinde aktif bir rol almasını zorunlu kılmaktadır. Bu bakımdan çağdaş devlet, sağlık hizmetleri sunumunun etkin şekilde gerçekleştirilmesini sağlayarak, özelde bireyin genelde ise toplumun refah seviyesini yükseltmeyi amaç edinmektedir.
Bir ülkenin sağlıklı bir topluma sahip olabilmesi için ekonomisinin güçlü olması, ekonomik büyümenin sağlanıp sürdürülebilir kılınması ve toplumun ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık hizmetlerinin aksamadan sunumu gerekmektedir. Bu kapsamda, ülkelerin sağlık sistemine ayrılan bütçe miktarları kadar bütçelerin doğru sağlık hizmeti fonksiyon alanlarına aktarılması bir o kadar elzemdir. Günümüzde sağlık hizmetlerine yüksek pay ayıran ülkeler, bu alana yapılan harcamaları bir gider kalemi olarak değil, sağlıklı nesillerin yetişmesi ve toplum sağlığının korunması için yapılan yatırımlar olarak görmektedirler. Kamu harcamalarında sağlığa ayrılan payın yüksekliği ise bir ülkenin refah düzeyiyle doğru orantılıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak sağlık politikamızın temelinde yaşam kalitesini ve yaşama sevincini geliştiren, insan ömrünü uzatan, vatandaşın ve hizmet sunanların memnuniyetini esas alan, hayatı anlamlı ve değerli kılan bir sağlık sisteminin tesis edilmesi yer almaktadır. Sağlıkta insan merkezli yaklaşımla birey ve toplumun sağlık hakkını en üst düzeyde korumak, sağlık sorunlarına zamanında, uygun ve etkin çözümleri yüksek hizmet kalitesiyle sunmak, nihai olarak da vatandaşlarımızın sağlığını korumak, geliştirmek ve herkesin hakkaniyet içinde kaliteli sağlık hizmetine erişmesini sağlamak sağlık hizmet politikasının temel amacı olmalıdır.
Geldiğimiz noktada sağlık hizmeti sunumunda bu alanların tümünde yapılan yatırımlar, oluşturulan kapasite, elde edilen başarılarla sağlanan kolaylıklar neticesinde hizmet kalitesinde ve halk sağlığının korunmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Sağlık sistemleri gelişmiş olan ülkelere bakıldığında, sağlık performans göstergeleri arasında yer alan doğumda beklenen yaşam süresi, anne ve bebek ölüm hızları, sosyal güvenlik şemsiyesinin kapsam düzeyi, hasta ve çalışan memnuniyeti, vaka düzeyinde ortalama kalış düzeyleri, toplumun sağlık okuryazarlık düzeyi, sağlığı koruyucu, önleyici ve geliştirici faaliyetler konusunda toplumun farkındalığı ve bu yönde devletin çabaları değerlidir.
Hastalıkların önlenmesi, sağlıklı bir çevrenin yaratılması ve sonuçta toplumun sağlık düzeyinin yükseltilmesi tüm hükûmetlerin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır.
Türkiye'deki sağlık hizmetlerine baktığımızda erişilebilir ve sosyal devlet anlayışını alenen yansıtması çerçevesinde, basamaklı sağlık sisteminin daha aktif bir şekilde uygulanması sağlık sektörünün yükünü hafifletecektir. İkinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerine kademeli erişim için aile hekimliği sisteminin nicelik ve nitelik bakımından daha güçlü ve daha yaygın hâle gelmesinin, birinci basamak sağlık hizmetlerinde tanı ve tetkik işlemlerinin daha fazla ve nitelikli olmasına yönelik tedbirlerin etkili olacağı düşüncesindeyiz. Birinci basamak sağlık hizmetlerine müracaatları teşvik edici uygulamalar sevk sisteminin işlerliğini etkin kılacaktır. Böylelikle, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerindeki yığılmalar da regüle edilebilecektir.
Değerli Milletvekilleri, 2023 yılı verilerine göre ülkemizde Sağlık Bakanlığı, Üniversite ve Özel Sektöre ait toplam 1566 hastane aktif olarak hizmet vermiş, yine toplamda aktif hastane yatağı sayısı 266.594’e ulaşmıştır. Ülkemizde kişi başı hekime müracaat sayısı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü 2023 yılı istatistiklerine göre 11.4, kişi başı diş hekimine müracaat sayısı 0.68 ve yatak doluluk oranı 58.2 dir.
2022 yılında yüz bin kişiye düşen toplam hekim sayısı 228 iken 2023 yılında bu rakam 239’a yükselmiştir. Hekimler başta olmak üzere, hemşire, ebe gibi sağlık insan kaynağının ülke genelinde, bölgeler arasında ve sağlık tesisleri bazında dengeli ve ihtiyaca göre dağılımının tesis edilmesi, ulusal düzeyde kamu veya özel sektör aracılığıyla gerçekleştirilecek olan yeni sağlık tesisi yatırımlarının da somut ve stratejik vizyon çerçevesinde planlanmasının faydalı olacağı düşüncesindeyiz.
Hastaneler başta olmak üzere sağlık yönetiminde; verimlilik ve etkililiği artırmak için sözleşmeli yönetici atamalarında sağlık yönetimi lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarına öncelik verilmesi, sağlık harcamalarının kontrolünde nitelikli insan kaynağını işlevsel kılacaktır.
Ülkemizin yaşlanan nüfusu göz önüne alındığında, yaşlılara yönelik koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini, yaşlı sağlığı, geriatri ve palyatif bakım hizmetleri sunan merkezlerin sayısının artırılarak yaşlıların sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılmasını önemli bulmaktayız. Doğurganlık hızının artırılması, yaşlanan Türkiye için şimdiden dikkate alınması gereken öncelikler arasında olmalıdır.
Anne ve Çocuk Sağlığı Merkezlerinin güçlendirilerek yaygınlaştırılması, günümüz teknolojik imkanlarının bu alanda izleme ve yönlendirme faaliyetlerine kanalize edilmesi sağlık sistemine önemli katkılar sunacaktır.
Sağlık turizmi alanında ülkemizin mevcut kapasitesinin küresel bir marka olarak tüm dünyaya tanıtımında pazarlama ve tutundurma faaliyetlerinin hız kazanmasını, sağlık turizmi alanında faaliyet gösteren yetki belgesine sahip kuruluşlar ile aracı kuruluşların denetim mekanizmalarının güçlendirilmesini, gerekli aşamalarda Kültür ve Turizm Bakanlığıyla kurulacak koordinasyonun sağlık turizmine katkı sağlayacağını değerlendirmekteyiz. Sağlık turizmi kapsamında ülkemizin potansiyelini kullanmak için olan sağlıkta akreditasyon sisteminin yeniden tasarlanarak bir yandan sağlık hizmet kalitesi artarken, diğer yandan milli gelirimize katkı sağlanması mümkün olabilecektir.
TÜSEB'in kuruluş amacına uygun olarak sağlık teknolojileri ve sağlık bilimi alanında gerçekleştireceği araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle sağlık alanına ve Sağlık Bakanlığına bilimsel anlamda büyük katkı sunacağını öngörmekteyiz. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) nitelik ve niceliksel altyapısıyla sağlık bilimine sunacağı katkılarla sağlık alanının TÜBİTAK'ı hâline gelebilir. Ayrıca, sağlıkta akreditasyon görevinin ise TÜSEB üzerinden alınarak TÜRKAK veya TSE gibi profesyonel ve bağımsız kuruluşlara verilmesinin süreçlere daha geniş katkı sunabilecektir. Yine TÜSEB’in varlığı yerli aşı ve yerli ilaç üretiminde konulan hedeflere erişmede; millîleşme çalışmalarına ağırlık vermede önem arz etmektedir.
Değerli Milletvekilleri, Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun caydırıcı düzenlemelerine rağmen sezaryen oranları Türkiye’de artma eğilimini devam ettirmiştir. Kamuoyuna tıbbi zorunluluklar dışında normal doğumun anne ve bebek sağlığı açısından önemi iletişim kanaları aracılığıyla yaygın ve sürekli olarak anlatılması, sağlık harcamalarını da kontrol etmeye yönelik olarak gereksiz sezaryen ameliyatlara yönelik gerekirse geri ödemelerde sezaryen ameliyatının istisnası sağlanabilir.
Doğumda beklenen yaşam süresi bakımından Türkiye’nin Dünya’daki konumunun iyi durumda olduğu, özellikle yapılan sağlık harcamalarının yaşam süresine artı değer kattığı görülmektedir. Türkiye diğer pek çok ülkeye göre daha az sağlık harcaması ile daha fazla hasta memnuniyeti ve ilave yaşam süresi sağladığı görülmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlık sistemlerinde performans değerlendirmeyi, bir ülkeye özgü sağlık sistemi stratejilerine dayalı üst düzey sağlık sistemi hedeflerine ulaşılmasının izlenmesi, değerlendirilmesi, bağlantıların kurulması ve incelenmesi süreci olarak ifade etmektedir. Sağlık sistemlerinde performans değerlendirmenin asıl amacı, sağlık sistemi temel faaliyetleri (finansman, hizmet sunumu ve yönetim) için stratejik denetim gerçekleştirmektir. Hastanelerde maliyet muhasebesi sistemi kurulması maliyetlerin kontrolü ve performans izlenmesi açısından önem arz etmektedir. Sözlerime burada son verirken 2024 yılı Sağlık Bakanlığı Bütçesi’nin aziz Türk Milleti’ne hayırlı olmasını diliyorum." dedi.