ÖZELHABER/ Edip Cansever, İkinci Yeni akımının en önemli şairlerinden biri olarak Türk edebiyatında kalıcı bir iz bırakmıştır. Ancak bu usta şairin, kökleri Çankırı Atkaracalar’a dayanan hikâyesi pek bilinmez. Edip Cansever, Çankırı’dan İstanbul’a uzanan yaşam yolculuğunda, ailesinin ve çocukluk anılarının etkilerini her zaman hissetmiştir. Tam adı “Ömer Edip” olan şair, 8 Ağustos 1928’de doğdu. Babası Fazlı Bey, oğlunun doğumunu büyük bir sevinçle Kur’an-ı Kerim’in arkasına not alarak kaydettirmiştir.
Edip Cansever’in babası Fazlı Bey, İkinci Dünya Savaşı’nda Havacı Çavuş olarak görev yaptıktan sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşmiş ve Kapalıçarşı’da ticarete başlamıştır. Kapalıçarşı’da turistlere yönelik halı ve hediyelik eşya satan Fazlı Bey’in dükkânında, Edip Cansever de ticaret hayatına adım atmış ve bu dönemde şiir yazmaya yoğunlaşmıştır. Cansever, dükkânın asma katında kendine bir çalışma alanı kurarak birçok önemli şiirini burada kaleme almıştır.
Henüz 13 yaşında şiir yazmaya başlayan Edip Cansever’in ilk şiiri, 1944 yılında İstanbul Dergisi’nde yayımlanmıştır. 19 yaşında yayımladığı ilk şiir kitabı "İkindi Üstü," genç şairin edebiyat dünyasındaki yerini sağlamlaştırmıştır. 1954 yılında çıkan "Dirlik Düzenlik" adlı kitabında ise Garip akımının etkileri görülmekle birlikte, şairin İkinci Yeni akımına doğru kaymaya başladığı izlenir. Bu kitaptaki “Masa Da Masaymış Ha” şiiri, Türk edebiyatının unutulmaz eserlerinden biri olarak kabul edilir.
Çankırı’ya dair pek çok anısını yazıya döken Cansever, özellikle Atkaracalar’a dair anılarını bir otobiyografi notunda paylaşmıştır. 1930’lu yıllarda İstanbul’daki savaş dönemi karartmaları nedeniyle ailesiyle birlikte Atkaracalar’a taşınan Cansever, bu dönemi büyük bir içtenlikle anlatır:
“Harman yerinde futbol oynadık, değirmenlere buğday götürdük, yalınayak gezdik. Kadınlar çarşıya giremezdi, meyve bulmak zordu. Bir gün, çiçeklerle süslenmiş ilk tren Atkaracalar’a geldi, köyde büyük bir sevinç yaşandı.”
Edip Cansever’in ailesi Atkaracalar’da "Cibaların Haceligil" olarak bilinir. Cansever’in bahsettiği ev, Molla Osman Mahallesi’nde yer almakta olup günümüzde ayakta değildir. Çankırılı bir aileden gelen Cansever, şiirlerinde memleketine dair çok az referans vermiştir. Ancak Türk şiir eleştirisinin önemli isimlerinden Mehmet H. Doğan’a yazdığı otobiyografide Atkaracalar’daki yaşamına dair pek çok detay paylaşmıştır.
Ne yazık ki bugüne kadar Çankırı’da veya Atkaracalar’da Edip Cansever adına bir edebiyat etkinliği düzenlenmemiştir. Oysa Edip Cansever, Tevfik Fikret gibi kökenleri Çankırı’ya dayanan önemli şairler arasındadır. Atkaracalar Belediye Başkanı Harun Oflaz’dan, Edip Cansever adına bir etkinlik düzenlenmesi beklenmektedir. Böyle bir etkinlik, hem şairin anısını yaşatacak hem de Çankırı’nın kültürel mirasına katkı sağlayacaktır.
Çankırı araştırmacısı Metin Yılmaz, "Edip Cansever’in yanı sıra, “Çankırılı Bânu” olarak bilinen Âşık Cevheriye Bânu Hanım da Atkaracalarlı’dır. 1863-1916 yılları arasında yaşamış olan Bânu Hanım, sade fakat güçlü bir üslupla yazdığı şiirleriyle tanınır. Şiirlerinin büyük bir kısmını bilinmeyen bir nedenle 1912 yılında yakmış olması, edebiyat dünyası için büyük bir kayıptır. Edip Cansever ve Âşık Cevheriye Bânu Hanım’ın anısına düzenlenecek bir şiir gecesi veya dinleti, bölgenin edebiyat potansiyelini ortaya koyabilir. Atkaracalar’da böyle bir etkinlik düzenlenmesi, hem yerel halkın ilgisini çekecek hem de şairlerin anısını yaşatacaktır. Edip Cansever, Çankırı’nın edebiyat dünyasına armağan ettiği önemli bir şairdir. Ancak memleketiyle olan bağlantıları, birçok kişi tarafından bilinmemektedir. Atkaracalar’da düzenlenecek bir etkinlik, bu bağlantıyı yeniden canlandırabilir ve Edip Cansever’in hatırasını yaşatabilir. Bu sayede Atkaracalar, sadece bir köy değil, aynı zamanda bir şiir beldesi olarak da tanınabilir." dedi.