10-16 Mayıs Engelliler Haftası etkinlikleri kapsamında “Engelsiz Düşler” programında konuşma yapan Memur-Sen Engelliler Komisyonu Başkanı Ahmet Dönmez, engelliler haftası münasebeti ile yaptığı konuşmadı çarpıcı ifadelere yer verdi.
Engellilerin sorunlarına değinen Başkan Dönmez, “Biz gerçek manada, gerçek anlamda bir bireyiz. Evet kör olabiliriz ama bir bireyiz.” şeklinde konuştu.
Başkan Dönmez konuşmasında, “Engelliler Haftası engellileri anlamak, engelleri ortadan kaldırmak, erişilebilirlik hepsini her 10 16 Mayıs'ta kutluyoruz. Aslında ben 10-16 Mayıs'ta Engelliler Haftası'nda engelli biri olarak öncelikle tüm etiketlerimden sıyrılarak hakikaten Çankırılı Kör Ahmet olarak konuşmak istiyorum. Vasıflarımın tamamından çünkü en büyük engel etiket. Hepimizin birbirine vurduğu etiketler, anlaşılmamak, gözümüzdeki etiketler, kulağımızdaki etiketler, egomuzdaki etiketler, makamlardaki etiketler bizi biz olmaktan çıkarıyor ve farklı konuşmalar, farklı amaçlar, farklı yerlere gidiyor. Şimdi erişilebilirlik kurulu üyesi olarak söyledi. Sadece erişilebilirlik anlamında fiziki erişilebilirlik, interaktif ortam dijital matyal medya körler için erişilebilirlik. İşitme engellilerle işaret dili erişilebilirlik. Bunların hepsi bir şekilde aşılır. Aslında en erişilebilir olmayan şey iletişim. Bizim etiketlere sıkışıp kör, topal, çolak, sakat, engelli, özürlü. Aslında bizlere ne diyeceğinizi de şaşırıyorsunuz. Nasıl diyeceğinizi de şaşırıyorsunuz. Şimdi engelli nedir desem Sözlükte anlamımız bambaşka. Sakat desek, başka. Özürlü desek, çünkü her birinize özürlü, özürlü, özürlü diye diye özürlü kavramını da kirlettik. Sakat diye, diye, diye diye sakat kavramını kirlettik. Dezavantajlı, özel gereksinim vesair her kirlettiğimizde bir kelime bulmaya çalıştık.
Şimdi kapı kilitlense hepimiz burada engelliyiz. Demek ki bizim karşılığımız engelli değil. Benim tam karşılığım kör. Ama bunu kör desem mi, demesem mi, ayıp olur mu, olmaz mı noktasında hepiniz iletişime geçerken endişe duyuyorsunuz. Bunun hepsinin sebebi iletişime geçmemek, konuşmamak, birlikte vakit geçirmemek, toplumdan engelliyi soyutlamak.
Biz körüyle, topalıyla, Akıllısıyla, delisiyle. Biz bir bütünüz. Birlikte yürümemiz lazım. Birlikte olmamız lazım. Kaldırımlardaki rampalar adı engelli rampası sorarsanız ama bebek arabası da geçiyor. Niye bebek arabası rampası demiyoruz da engelli rampası diyoruz. Bebek arabası geçiyor. Scooter, bisiklet, market arabası rampası niye demiyoruz? Niye engellilere ihale ediyoruz? Çünkü vicdanımızı rahatlatıyoruz. Biz sizlerin vicdanını rahatlatacağı kişiler de değiliz. Sadaka vereceğiniz kişiler hiç değiliz. Biz gerçek manada, gerçek anlamda bir bireyiz. Evet kör olabiliriz ama bir bireyiz.
Anayasanın onuncu maddesinde tüm vatandaşlar eşittir der. Eğer devlet memuruysak onuncu maddeye göre hareket etmemiz lazım. Yani kendi eksiklerinizi yapmadığınız eksikleri engellilik üzerinde engelliler için şunu yaptık, bunu yaptık, hayır engelliler için hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Herkes bulunduğu yerin görevini tam yaptığında Devlet aslında üzerine düşeni yapıyor. Özellikle 2002'den bu tarafa engelli yasalarında evde bakım ücreti. Evde bakım ücretini devlet veriyor. Ama kimlerin nasıl kullandığı muamma. Engeller aracını devlet veriyor ama kimlerin kullandığı muamma. Bizim derdimiz her devleti suçladığımızda aslında toplumun bireylerinde sıkıntı olduğunu göreceğiz.
Devlet gerçek manada özellikle Cumhurbaşkanımız yüzde üçü engellilere çıkardı. Kamuda çalışan kaç engelli çalışan var? Bence salonda kimse bilmiyor. Türkiye'de kaç engelli olduğunu da çok bilen olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de 14 milyona yakın engelli var. Çankırı'da 6 bine yakın. Kamuda çalışan 75 bin, 657'ye tabii engelli var. Aslında hepsi bir birey hepsi toplumun içerisinde. Sizin görebildiğiniz kadar, sizin onlara dokunduğunuz kadar onlar toplumda var. Ben 10-16 Mayıs Engeliler Haftası'nda hiçbir konuşmak istemezdim. Çünkü hepsi bana bir yıl boyunca çektiğim sıkıntıları anlatıyordu. Ama gerçekten ben burada huzurlarınızda Sayın Valimize teşekkür etmek istiyorum. Gerek geldiği günden bugüne engelli rampalarının yapılmasında, asansörünün yapılmasında engellilerin galoş atölyesinin açılmasında. Birçok manada bir dokunuşla ve sizin duyarlılığınızla hakikatten ben bu kürsüye hem sizlere hem Çankırı’da 10-16 Mayıs gelmeden engellilere yönelik bir şeylerin yapılmasına teşekkür etmek için bu sahneye çıktım.
Ben hatırlamıyorum 41 yaşındayım. İlk defa geçen Cuma duyma engelli arkadaşlar Çankırı’da Cuma hutbesi dinledi. Ve ilk defa dinin önündeki engel kalktı. Ben bundan ötürü de Sayın Valimize teşekkür etmek istiyorum. Çünkü cumaya gelen işitme engelliler hutbeyi anlamıyorlardı. Belki bizde bilmiyoruz işitme engellilerle nasıl diyaloga geçileceğini ama her ne olursak olalım. Bizler bir bireyiz. İnsani olarak, İslami olarak ve devlet memuru olarak. Devlet engelliye ne yapılmasını istiyorsa devletin temsilcileri olarak bizde onları isteyelim. O zaman tüm engeller iletişim kurduğumuzda her engelin ben ortadan kalkacağına inanıyorum. Vaktinizi aldım teşekkür ediyor. Saygılar sunuyorum.” şeklinde ifadeler kullandı.