ABD'de 5 Kasım'da gerçekleştirilecek başkanlık seçimine sadece 4 gün kaldı. Erken oy verme sürecinde, 62 milyondan fazla seçmen oy kullandı. Bu seçim, Cumhuriyetçi aday eski Başkan Donald Trump ile Demokrat aday ve mevcut Başkan Joe Biden'ın Yardımcısı Kamala Harris arasında geçiyor ve tarihin en çekişmeli seçimlerinden biri olarak değerlendiriliyor.

Anketler, Harris ile Trump'ın özellikle kritik 7 eyalette kıyasıya bir rekabet içinde olduğunu gösteriyor. RealClearPolitics verilerine göre, Harris, Wisconsin'de 0.2, Michigan'da ise 0.4 puanlık farkla önde bulunuyor. Trump, Arizona, Nevada, Pensilvanya, Kuzey Carolina ve Georgia'da liderliğini sürdürüyor; ancak bu eyaletlerdeki farklar oldukça az: Nevada, Pensilvanya ve Kuzey Carolina'da yüzde 1 veya altında, Arizona'da yüzde 2.4 ve Georgia'da yüzde 2.7.

Sivas’ta Feci Yangın! Öğretmen Çatı Katında Ölü Bulundu Sivas’ta Feci Yangın! Öğretmen Çatı Katında Ölü Bulundu

ABD'de başkan seçimi doğrudan değil, dolaylı olarak yapılıyor. "Seçiciler Kurulu" adı verilen sistemde toplam 538 delege bulunuyor ve adayların 270 delegeye ulaşması gerekiyor. Her eyalet, farklı sayılarda delegelere sahip ve seçmenler, doğrudan başkan adayına değil, o eyaletin Seçiciler Kurulu üyelerine oy veriyor. Salıncak eyaletler, seçimde belirleyici rol oynuyor ve bu eyaletlerdeki sonuçlar yeni başkanı belirlemede kritik öneme sahip.

Bu yıl erken oy verme oranları oldukça yüksek. Florida Üniversitesi Seçim Laboratuvarı, şu ana kadar 62 milyonun üzerinde seçmenin sandık başında veya posta yoluyla oy kullandığını açıkladı. Erken oy verme merkezlerinde uzun kuyruklar oluşurken, güvenlik güçleri 24 saat boyunca buralarda bulunuyor. Seçim günü öncesinde, yüksek katılım bekleniyor; 2020 seçimlerinde yüzde 66.8 olan katılım oranının bu yıl daha da artması öngörülüyor.

Trump ve Harris'in kampanyaları, ekonomi gibi temel başlıklar etrafında şekilleniyor. Trump, serbest piyasa politikaları ve düşük vergilerle ekonomik büyümeyi hedeflerken, Harris, gelir adaletine vurgu yaparak alt gelir gruplarına destek sağlamayı amaçlıyor. Sağlık hizmetleri ve eğitim konularında ise Harris, devletin daha aktif rol oynaması gerektiğini savunurken, Trump özel sektör çözümlerine daha fazla önem veriyor.

Sosyal medya, her iki adayın seçmenlere ulaşmasında önemli bir araç haline geldi. Ancak yanıltıcı bilgiler ve yalan haberler, kampanyaları olumsuz etkileyebiliyor. Uzmanlar, seçmenleri güvenilir kaynaklardan bilgi almaya yönlendirirken, sosyal medya platformları da yanlış bilgi yayılmasını engellemek için çeşitli önlemler alıyor.

2024 ABD seçimleri, yalnızca ülkenin iç politikasını değil, aynı zamanda küresel dinamikleri de etkileme potansiyeline sahip. Trump'ın zaferi, daha bağımsız bir dış politika ile sonuçlanabilirken, Harris'in kazanması, sosyal refahı öne çıkaran ve işbirlikçi bir yönetim anlayışının hakim olmasına yol açabilir. Bu seçimler, ABD’nin NATO ve diğer uluslararası ittifaklardaki rolünü de doğrudan etkileyecek.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı