Tüm Anadolu Diriliş Derneği (TÜMADD) Genel Başkanı Şevket Göçmen, Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye’nin bölgesel rolünü yeniden sorgulayan bir açıklama yaptı. Göçmen, Türkiye’nin son 20 yılda bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli kayıplar yaşadığını belirterek, ülkenin dış politika ve iç siyasetteki duruşunun derin sorgulamalara yol açtığını söyledi.
Suriye’de 2011 yılından bu yana devam eden iç karışıklıklarda Türk Milleti’nin amacının kan, gözyaşı, zulüm ve eziyetin sona erdiği bir dönemin başlaması olduğunu ifade eden Göçmen, barış ve huzur içinde bir düzenin kurulmasının yegâne hedefleri olduğunu vurguladı. Türkiye’nin dış politikasındaki son gelişmelerin ve uluslararası siyasetteki etkilerinin, bu sorgulamaları daha da derinleştirdiğine dikkat çekti.
Göçmen, Türkiye’nin son yıllarda bölgesel politikalarındaki kayıplarına değinerek, özellikle Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye, Mısır, Lübnan ve Libya gibi ülkelerde yaşanan kaosun, ABD, İsrail ve Avrupa Birliği’nin politikalarıyla şekillendiğini belirtti. Bu ülkelerdeki büyük yıkımların “Arap Baharı” adı altında yaşandığını ifade eden Göçmen, Türk milletinin bu süreçte her zaman barışa katkı sağlamak için çaba sarf ettiğini söyledi.
Türkiye’nin Libya’dan Filistin’e, Lübnan’dan Irak’a kadar birçok Müslüman ülkeye insani yardımlar gönderdiğini, askerî destek sağladığını ve halklara gıda, giyim gibi temel ihtiyaçları ulaştırdığını belirten Göçmen, ancak bu ülkelerden Türkiye’ye yönelik somut bir dayanışma göremediklerini dile getirdi. Türkiye’nin yaptığı fedakârlıkların, yalnızca insani yardım çerçevesinde değil, aynı zamanda jeopolitik, ekonomik ve stratejik çıkarlarını da gözetmesi gerektiğini vurguladı.
Göçmen, Suriye iç savaşının başlangıcında Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Esad rejimine karşı verdiği mücadelenin bugün farklı bir noktaya taşındığını ifade etti. Özellikle PKK ve YPG gibi örgütlerin geçmişte Türkiye’nin açılım sürecinde desteklenip, bugün Türkiye’nin karşısına çıkarıldığı gerçeğini gözler önüne serdi. Bu örgütlerin arkasındaki güçlerin ABD ve İsrail olduğunu hatırlatan Göçmen, Türkiye’nin yalnızca insani yardım değil, aynı zamanda ticari ve stratejik hamlelerle de bölgede varlık göstermesi gerektiğini söyledi.
Göçmen, Türkiye’nin bölgesel politikalarını daha dikkatli bir şekilde gözden geçirerek doğru adımlar atması gerektiğini belirterek, ülkenin dış politikada yaşadığı zorlukların, aynı zamanda yeni fırsatları da beraberinde getirebileceğine dikkat çekti. Türkiye’nin bu karmaşık denklemleri doğru okuyarak hareket etmesinin, bölgedeki geleceği açısından kritik öneme sahip olduğunu sözlerine ekledi.