Sakarya ve Kocaeli'nin içme suyu ihtiyacını karşılayan ve çevresindeki doğal güzellikleriyle ünlü Sapanca Gölü, son yıllarda tehlike sinyalleri veriyor. Göldeki su seviyesi, son 5 yılın en düşük seviyesi olan 29.95 metreye gerileyerek, milyonlarca vatandaşın içme suyu kaynağını tehdit eder hale geldi. Kuraklık, bilinçsiz su tüketimi ve artan nüfus gibi etkenler göldeki su seviyesinin düşmesine yol açarken, göl çevresinde birçok kayık karaya oturdu ve bu durum havadan da görüntülendi.
Sapanca Gölü, yıllarca bölgedeki en önemli içme suyu kaynağı olmuş ve çevresindeki doğal alanlar hem yerli hem de yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görmüştür. Ancak son yıllarda göldeki su seviyesindeki hızlı düşüş, bölgedeki ekosistem üzerinde ciddi etkilere yol açıyor. Çevre sakinlerinden Samet Şişman, bu durumu şu şekilde değerlendirdi: "İklim değişikliği, turizm ve nüfus artışı gibi sebepler gölde su kaybına neden oluyor. Ayrıca, Sapanca'da altyapının yetersizliği de su tüketimini artırıyor." Şişman, özellikle yaz aylarında ilçedeki nüfusun iki katına çıkmasının, göldeki su seviyesinin daha da düşmesine sebep olduğuna dikkat çekti.
Suyun çekilmesi, sadece insanlar için değil, göldeki ekosistem için de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Şişman, göldeki balık popülasyonunun da su seviyesinin düşmesiyle olumsuz etkilendiğini belirtti. “Arkadaşım, her yıl düzenli olarak balık tutardı. Bu yıl ise balık tutmaya gittiğinde her seferinde eli boş dönüyor,” diyen Şişman, su altındaki canlıların yaşam mücadelesinin zorlaştığını ifade etti. Göldeki su seviyesinin düşmesiyle birlikte, ekosistemdeki dengenin bozulduğunu ve bunun, sadece insanlar için değil, göldeki diğer canlılar için de büyük bir tehlike yarattığını söyledi.
Şişman, bu durumu düzeltmek için acil önlemler alınması gerektiğini vurguladı. "Suyun kaybını durdurmak ve ekolojik dengeyi yeniden sağlamak için acil düzenlemeler yapılmalı. Sadece turizmi ve altyapıyı değil, gölün korunması için gerekli tedbirleri de gözden geçirmeliyiz," dedi. Sapanca Gölü, bölge için çok önemli bir kaynak olup, bu durumu düzeltmek için tüm paydaşların ortak bir çözüm üretmesi gerektiği açıkça görülüyor. Eğer önlem alınmazsa, gölün geleceği daha büyük bir tehdit altına girebilir.