ÖZEL HABER/Tuz Projelerinde Göz Ardı Edilen Gerçek: Kırsal Kalkınma Neden Gündeme Gelmiyor?
Çankırı Karatekin Üniversitesi tarafından kamuoyuna sunulan ve “Tuz ve Tuz Temelli Stratejik Ürünler” başlığıyla duyurulan projeler, akademik çevrelerde heyecan yaratırken, sahaya yansımadığı gerekçesiyle eleştirilerin hedefi haline geldi. Bu projelerin bölgesel kalkınmaya, yerel istihdama ve kırsal yatırımlara etkisinin sınırlı olması, konunun uzmanları tarafından ciddi bir sorun olarak değerlendiriliyor.
Bu eleştirilerin en dikkat çekici olanı ise tuz üzerine önemli akademik çalışmalara imza atmış olan Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun’dan geldi. Mart ayında istifa ederek Çankırı Karatekin Üniversitesi’nden ayrılan ve şu anda Artvin Çoruh Üniversitesi’nde görevine devam eden Ercoşkun, Çankırı tuzunun bilimsel ve stratejik bir değer olduğunu vurgularken, bu değerin sadece laboratuvar ortamında kalmasının büyük bir kayıp olduğunu ifade etti.
"Proje Laboratuvarda Değil, Köyde Hayat Bulmalı"
Prof. Dr. Ercoşkun, tuz temelli projelerin yalnızca akademik birer çıktı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirterek, bu projelerin sahaya inmesi ve yerel halkla buluşturulması gerektiğini vurguladı. “Çankırı gibi kalkınma potansiyeli taşıyan illerde, üniversitelerin rolü yalnızca bilgi üretmekle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda bu bilgiyi dönüştürerek kooperatifler, çiftçiler ve yerel girişimcilerle paylaşmalıdır. Üniversite bir bilim merkezi olduğu kadar, sosyal ve ekonomik dönüşümün paydaşı olmalıdır,” sözleriyle kurumsal yaklaşımı eleştirdi.
Kadınlar, Gençler ve Girişimciler Göz Ardı Edilmemeli
Prof. Dr. Ercoşkun’un en güçlü eleştirilerinden biri de kırsal emek ve yerel aktörlerin projelerde yeterince temsil edilmemesi üzerine oldu. “Kırsal kalkınma; teknik bilgiyle değil, yerel katılımla mümkündür. Kadınlar, gençler, kooperatifler bu sürecin içinde yer almazsa yapılan tüm çalışmalar boşa gider,” diyen Ercoşkun, projelerde toplumsal etkiyi artıracak somut adımların atılması gerektiğini ifade etti.
Özellikle gastronomi alanında yapılabilecek projelerin kadın girişimciliğini destekleyeceğini belirten Ercoşkun, biyopolimer gibi ileri teknoloji ürünlerin küçük sanayi üretim atölyelerine entegre edilerek yerel ekonomiye katkı sağlayabileceğini de dile getirdi.
"Kalkınma Akademik Değil, Paydaşlarla Olur"
Projelerin uzun vadeli ekonomik katkı sağlayabilmesi için yalnızca bilimsel düzlemde kalmaması gerektiğini belirten Ercoşkun, yatırım odaklı bir yaklaşımın benimsenmesinin şart olduğunu dile getirdi. Bu kapsamda projelerin başarılı olabilmesi için dört ana başlığa dikkat çekti:
1. Yatırıma uygun çıktılar için fizibilite ve prototip çalışmaları yapılmalı,
2. KOBİ’ler, yerel sanayi kuruluşları ve belediyelerle ortak saha projeleri geliştirilmeli,
3. Üretici odaklı yayım faaliyetleriyle halkın bilgiye erişimi sağlanmalı,
4. Sosyal etki analizleri projelere mutlaka entegre edilmeli.
Bu adımların atılmaması durumunda projelerin yalnızca akademik birer rapor olarak kalacağına dikkat çeken Ercoşkun, yerel kalkınma için üniversitenin daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini yineledi.
Tuz Stratejikse, Sahaya Dokunmalıdır
Çankırı Karatekin Üniversitesi'nin Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen “bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılığı” kapsamında, özellikle tuz ihtisas alanında özel bir sorumluluk taşıdığına dikkat çeken Ercoşkun, bu misyonun somut çıktılarla desteklenmesi gerektiğini söyledi. “Tuz sadece bilimsel bir madde değil; tarımdan sağlığa, endüstriden kültüre kadar çok yönlü stratejik bir kalkınma aracıdır. Üniversitenin temel görevi, bu kaynağı sürdürülebilir refaha dönüştürebilmektir,” ifadeleriyle eleştirisini net bir şekilde ortaya koydu.
Etki Odaklı Üniversite Modeli Şart
Son olarak projelerin yalnızca bilimsel başarıya değil, sosyal ve ekonomik etkiye de odaklanması gerektiğini belirten Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, bölgesel kalkınma için üniversitelerin rolünü yeniden tanımlamak gerektiğini vurguladı. “İstihdam, katma değer ve yatırım hedeflenmeyen hiçbir proje gerçek anlamda stratejik olamaz. Sahaya inmeyen bilgi, raflarda kalmaya mahkumdur. Çankırı Tuzu bir hazinedir ama bu hazineye hâlâ ulaşamayan bir yerel halk var,” sözleriyle sürece dair çarpıcı bir özeleştiri sundu.