2011 Türkiye genel seçimleri sırasında meydana gelen trajik olaylarla tanınan Metin Lokumcu, bir kez daha gündeme geldi. Vatandaşlar Metin Lokumcu'nun hikayesini araştırıyor.

Metin Lokumcu kimdir?

Metin Lokumcu 24 Haziran 1956 tarihinde Kozlu'da dünyaya gelmiş, 2011 Türkiye genel seçimleri sırasında meydana gelen trajik olaylarla tanınan bir emekli öğretmendi. 1956 yılında Zonguldak’ta doğan Lokumcu, Hopa ilçesindeki miting öncesinde yaşanan eylemlerde polis müdahalesi sonucu hayatını kaybetti. Bu olay, Türkiye’de geniş yankı uyandırdı.

Metin Lokumcu, emeklilik hayatını sürdüren bir öğretmendi. 31 Mayıs 2011 tarihinde, Recep Tayyip Erdoğan’ın Artvin’in Hopa ilçesindeki mitingi öncesinde meydana gelen eylemlerde polisin tazyikli su ve biber gazı kullanması sonucu fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Ne yazık ki, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Lokumcu’nun son görüntülerinden biri, polis önüne geçerek ve ellerini arkasından bağlayarak “Hadi al götür, kurtar memleketi” demesi olarak kaydedildi.

Metin Lokumcu Kimdir

Metin Lokumcu’nun mezarı, Hopa ilçesinin Kemalpaşa beldesindeki Dereiçi köyündedir. Ölümünden sonra oğlu Ulaş Lokumcu, babasının yaşam felsefesini ve ölümünün ardından yaşadığı duyguları şu şekilde ifade etti: “İnsanları koşulsuz seven biriydi, beni de bu felsefeyle yetiştirdi. Cenazesinde her siyasi görüşten insan vardı. Onun ölümünü hala kabullenemiyorum, çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum.”

Trabzon Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan ön otopsi raporunda, Lokumcu’nun ölümünün biber gazı ve heyecanın tetiklediği kalp krizine bağlı olduğu belirtilmişti. Ancak, daha sonra hazırlanan kesin ölüm raporunda, Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığı ve ölümün mevcut kalp ve akciğer hastalığından kaynaklandığı ifade edilmiştir.

Metin Lokumcu olayı nedir?

Metin Lokumcu, 24 Haziran 1956’da Zonguldak’ın Kozlu ilçesinde doğdu ve 31 Mayıs 2011’de Hopa’da hayatını kaybetti. Emekli bir öğretmen olarak tanınan Lokumcu, Türkiye’de geniş yankı uyandıran bir olayın merkezinde yer aldı.

Metin Lokumcu, 2011 Türkiye genel seçimleri sırasında Artvin’in Hopa ilçesinde Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi öncesinde yaşanan eylemlerde, polisin tazyikli su ve biber gazı kullanması sonucu fenalaşarak hastaneye kaldırıldı. Ne yazık ki, hastanede yapılan müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Lokumcu’nun eylem günü polisin önüne geçerek ellerini arkasından bağlayarak, “Hadi al götür, kurtar memleketi” demesi son görüntülerinden biri olarak hafızalarda kaldı.

Metin Lokumcu’nun mezarı, Hopa ilçesinin Kemalpaşa beldesindeki Dereiçi köyündedir. Ölümünden sonra oğlu Ulaş Lokumcu, babasının yaşam felsefesini ve ölümünün ardından yaşadığı duyguları şu şekilde ifade etti: “İnsanları koşulsuz seven biriydi, beni de bu felsefeyle yetiştirdi. Cenazesinde her siyasi görüşten insan vardı. Onun ölümünü hala kabullenemiyorum, çıkıp gelecekmiş gibi hissediyorum.”

Mustafa Küçük kimdir? Nereli, ne iş yapıyor? Mustafa Küçük kimdir? Nereli, ne iş yapıyor?

Trabzon Adli Tıp Kurumu’nun hazırladığı ön otopsi raporunda, Lokumcu’nun ölümünün “biber gazı ve heyecanın tetiklediği kalp krizine bağlı” olduğu belirtilmişti. Ancak daha sonra hazırlanan kesin ölüm raporunda, Lokumcu’nun vücudunda öldürücü düzeyde kimyasal madde saptanmadığı ve ölümün mevcut kalp ve akciğer hastalığından kaynaklandığı ifade edilmiştir. Türk Tabipleri Birliği ise Lokumcu’nun ölümüne biber gazının neden olduğunu öne sürdü.

Olayın ardından, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları kamuoyunda geniş tepki topladı. Erdoğan, Lokumcu’nun ölümüne dair yaptığı açıklamalarda, “Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gereğini duymuyorum kalp krizi sonucu ölmüş,” ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Metin Lokumcu’nun ölüm yıl dönümünde ve öğretmenler gününde Türkiye genelinde çeşitli gösteriler ve eylemler düzenlenmektedir. Ankara’da bu protesto eylemlerine katılan 28 kişi, 17 yıldan 52 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandı, ancak tepkiler üzerine serbest bırakıldılar. Daha sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 48 kişiyi 12 yıla kadar hapis cezası ile yargıladı.

Kaynak: Haber Merkezi