ÖZELHABER/ Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un 15 Ekim 1920 Cuma günü Çankırı Büyük Camii’nde verdiği etkileyici vaaz, dönemin önemli olaylarından biridir. Ancak Akif’in Çankırı ile ilişkisi, bu vaazla sınırlı kalmamıştır. Çankırı ziyareti sırasında, 19. yüzyılın önemli âlimlerinden Astarlızade Mehmet Hilmi Efendi ile tanışan Mehmet Akif, bu vesileyle derin bir dostluk kurmuştur.
Astarlızade Hilmi Efendi, sadece dini bilgisiyle değil, vatan sevgisi ve Kuvayi Milliye’ye olan katkılarıyla da dikkat çeken bir şahsiyettir. Çankırı’da Mehmet Akif’i ağırlayan Hilmi Efendi, o dönemde büyük bir fedakârlık göstererek milli mücadeleye destek vermiştir. İki önemli şahsiyet arasındaki dostluk, karşılıklı yazılan mektuplarla sürmüş, ancak bu tarihi yazışmalar, yıllar içinde kaybolmuştur.
Hilmi Efendi’nin torunu Hilmi Astarlı, bu mektupların ailece bilindiğini, ancak dedesinin vefatından sonra dergâhta yapılan araştırmalarda bulunamadığını ifade etmiştir. Özellikle Mehmet Akif’in yazdığı mektuplar, Milli Mücadele’nin zorlu şartlarına ve dönemin manevi atmosferine ışık tutacak değerdeydi. Ancak sadece Akif’in değil, aynı dönemde Astarlızade Hilmi Efendi’nin yakın dostu olan Kore Savaşı komutanı ve milletvekili Tahsin Yazıcı’nın mektuplarının da kayıp olduğu belirtiliyor.
Bu tarihi mektupların bulunması, yalnızca Çankırı’nın değil, Milli Mücadele’nin pek çok bilinmeyen yönünün gün yüzüne çıkmasını sağlayabilir. Mektuplarda, dönemin ruhunu yansıtan manevi mesajlar ve Milli Mücadele’ye dair detaylar bulunması muhtemel.
Hilmi Astarlı, bu kayıp yazışmaların dergâhın arşivlerinin yeniden incelenmesiyle ortaya çıkarılmasını ümit ediyor. Eğer mektuplar bulunursa, hem Mehmet Akif’in Çankırı ziyaretine hem de dönemin tarihi olaylarına dair çok değerli bilgiler elde edilebilir.
Hilmi Efendi, Mehmet Akif ve Çankırı’nın Tarihi Bağları anlatan Metin Yılmaz, “Pandemi döneminde kaybettiğimiz, manevi anlamda büyük bir yakınlığımız olan rahmetli Hilmi Efendi’nin torunu, Sabiha Annemizin oğluyla sıkı bir bağımız vardı. Ankara’da düzenlediğimiz üç etkinlikte de bir araya gelmiş, aileye dair pek çok detayı öğrenme fırsatı bulmuştum. Bu sayede daha önce bilmediğim birçok tarihi anekdotu dinledim. Sabiha Anne hayattayken babamla arkadaş olan rahmetli eşine ve ailemize duyduğu sevgiyi her zaman dile getirirdi. Bu bağ çerçevesinde, aileden öğrendiğim ve not aldığım bazı önemli detayları zaman zaman aktardım.
Hilmi Efendi, Çankırı’nın tarihine adını yazdırmış, vatanını ve milletini seven bir Kuvayi Milliye kahramanı ve aynı zamanda değerli bir din âlimiydi. Özellikle Milli Mücadele döneminde Çankırı’da ağırladığı Mehmet Akif Ersoy ile olan dostluğu oldukça derindi. İstanbul’un işgali sırasında Kastamonu’ya geçmek üzere Çankırı’ya gelen Mehmet Akif, Hilmi Efendi’nin misafiri olmuş, vaazlar vermiş ve bu süreçte aralarındaki dostluk pekişmiştir. İstanbul’a döndükten sonra da bu ilişki mektuplaşmalarla devam etmiştir.
Ne yazık ki bu kıymetli mektuplar, Hilmi Efendi’nin vefatından sonra kaybolmuştur. Akademik çalışmalar için Hilmi Efendi’nin evine gelen kişiler, kütüphanesindeki bu yazışmaların kaybolduğunu fark etmiş ancak mektuplar bir daha bulunamamıştır. Bu kayıp belgeler, Milli Mücadele dönemine ve Mehmet Akif’in Çankırı’daki faaliyetlerine dair çok önemli bilgiler içerebilirdi.
Hilmi Efendi, yalnızca Çankırı’da değil, Türkiye tarihinde de önemli bir figürdür. Atatürk’ün Çankırı ziyareti sırasında da kendisiyle görüşmüş ve sevgiyle karşılanmıştır. İstanbul’da eğitim almış, birçok nişanla onurlandırılmış bu değerli şahsiyet, yalnızca dini bilgisiyle değil, memleketin zor zamanlarında fiilen gösterdiği vatanseverlikle de öne çıkmıştır.
Bu derin muhabbetin kökleri ve tarihi bağları daha kapsamlı bir şekilde ele alınmayı hak ediyor. Hem Hilmi Efendi’nin hem de ailesinin vatan için yaptığı hizmetlerin, gelecek nesillere aktarılması gereken değerler olduğunu düşünüyorum.” dedi.