Muğla’da belediye otobüs şoförü olarak çalışan Cihan Altın’ın hayatı, sıradan bir gün yolcusunun söylediği bir cümleyle değişti. Bu tesadüfi karşılaşma, Altın’ın gerçek babasını öğrenmesine ve büyük bir servetin sahibi olmasına yol açtı. İşte, Cihan Altın’ın babalık davası süreci ve elde ettiği kazançların detayları...
Kömürcü Orhan kimdir?
Muğla’da belediye otobüs şoförü olarak görev yapan Cihan Altın’ın hayatı, bir yolcunun söylediği bir cümleyle tamamen değişti. Bu olay, Altın’ın gerçek babasını öğrenmesine ve büyük bir servetin sahibi olmasına neden oldu.
Cihan Altın, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nde şoförlük yaparken, bir gün yolcularından biri ona “Sen kömürcü Orhan’ın oğlu değil misin? Şu bin lirayı al da babana ver. Aldığımız kömür nedeniyle borcumuz var” dedi. Bu sözler Altın için büyük bir sürpriz oldu, çünkü kendisi bu kişinin babası olduğunu bilmiyordu. Yolcu ayrıldığında Altın, bu durumun bir yanlış anlama olduğunu düşündü.
Yolcunun sözleri üzerine Altın, annesi Suzan Yıldırım’a başvurarak gerçekte kim olduğunu öğrenmek istedi. Annesi, Cihan Altın’a gerçek babasının iş insanı Orhan Karaca olduğunu söyledi. Bu bilgi üzerine Altın, Orhan Karaca’ya babalık davası açtı.
Mahkeme süreci başladığında, resmi kayıtlarda babası olarak geçen Yaşar Yıldırım’ın mezarı açıldı ve yapılan testler sonucunda Yıldırım’ın babası olmadığı belirlendi. DNA testi sonuçları ise, Orhan Karaca’nın Altın’ın biyolojik babası olduğunu yüzde 99.9 kesinlikle ortaya koydu.
Mahkeme sonucunda Cihan Altın, Orhan Karaca’nın nüfusuna kaydedildi ve 15 taşınmaz ile 100 milyon liralık servetin sahibi oldu. Ayrıca, babalık görevini yerine getirmediği gerekçesiyle Orhan Karaca’ya karşı açtığı 355 bin liralık manevi tazminat davasını da kazandı. Altın, kazandığı tazminatı Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayacağını açıkladı. “31 yaşında, bir yolcunun ‘Babana selam söyle’ demesiyle gerçek babamı öğrendim. Mahkeme kararıyla bu kesinleşti, ancak bana babalık yapmadı. Ben de babasız büyüdüm ve bu durumu yaşayan çocuklar için kazandığım tazminatı Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayacağım” dedi.
Altın’ın avukatı Varol Turbay, davanın hukuki önemine dikkat çekti. “Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin yeni kararlarında, babalık davasının sonucunun kesinleşmesini beklemeden manevi tazminat verilmesi gerektiğine karar verildi. Bu dava, Türkiye’de manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilen ikinci emsal dava oldu” şeklinde bilgi verdi.
Kömürcü Orhan olayı nedir?
Muğla’da belediye otobüs şoförü olarak görev yapan Cihan Altın’ın hayatı, bir yolcunun söylediği bir cümleyle tamamen değişti. Bu olay, Altın’ın gerçek babasını öğrenmesine ve büyük bir servetin sahibi olmasına neden oldu.
Cihan Altın, Muğla Büyükşehir Belediyesi’nde şoförlük yaparken, bir gün yolcularından biri ona “Sen kömürcü Orhan’ın oğlu değil misin? Şu bin lirayı al da babana ver. Aldığımız kömür nedeniyle borcumuz var” dedi. Bu sözler Altın için büyük bir sürpriz oldu, çünkü kendisi bu kişinin babası olduğunu bilmiyordu. Yolcu ayrıldığında Altın, bu durumun bir yanlış anlama olduğunu düşündü.
Yolcunun sözleri üzerine Altın, annesi Suzan Yıldırım’a başvurarak gerçekte kim olduğunu öğrenmek istedi. Annesi, Cihan Altın’a gerçek babasının iş insanı Orhan Karaca olduğunu söyledi. Bu bilgi üzerine Altın, Orhan Karaca’ya babalık davası açtı.
Mahkeme süreci başladığında, resmi kayıtlarda babası olarak geçen Yaşar Yıldırım’ın mezarı açıldı ve yapılan testler sonucunda Yıldırım’ın babası olmadığı belirlendi. DNA testi sonuçları ise, Orhan Karaca’nın Altın’ın biyolojik babası olduğunu yüzde 99.9 kesinlikle ortaya koydu.
Mahkeme sonucunda Cihan Altın, Orhan Karaca’nın nüfusuna kaydedildi ve 15 taşınmaz ile 100 milyon liralık servetin sahibi oldu. Ayrıca, babalık görevini yerine getirmediği gerekçesiyle Orhan Karaca’ya karşı açtığı 355 bin liralık manevi tazminat davasını da kazandı. Altın, kazandığı tazminatı Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayacağını açıkladı.
Altın’ın avukatı Varol Turbay, davanın hukuki önemine dikkat çekti. “Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin yeni kararlarında, babalık davasının sonucunun kesinleşmesini beklemeden manevi tazminat verilmesi gerektiğine karar verildi. Bu dava, Türkiye’de manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilen ikinci emsal dava oldu” şeklinde bilgi verdi.