İzmir’in Bornova ilçesinde, 2 yıl önce "intihar" olarak kayıtlara geçen bir ölüm vakası, detaylı bir araştırma sonucu cinayet olarak ortaya çıktı. 33 yaşındaki Duygu Bölükbaş, 2022 yılında erkek arkadaşı E.T. ile yaşadığı evin banyosunda ölü bulunmuştu. İlk başta polis ve yetkililer, Duygu’nun intihar ettiğini düşünerek olayın üstünü kapatmaya çalıştı. E.T. ve halası S.T., genç kadını banyoda ölü bulduklarını, tartıştıktan sonra Duygu’nun intihara eğilimli olduğunu ve sonrasında kendisini astığını iddia etmişti.

Ancak Duygu’nun ailesi, kızlarının intihar etmeyecek kadar güçlü bir karaktere sahip olduğuna inandıkları için olayı sorgulamaya başladılar. Aile üyeleri, Duygu’nun bir cinayete kurban gittiğine dair şüphelerini savcılıkla paylaştı. Yapılan daha ayrıntılı incelemeler, olayın örtbas edilmeye çalışıldığını ortaya çıkardı. Olay yeri incelemelerinde, genç kadının asıldığı havlupanın bulunduğu duvarın yeterli yüksekliğe sahip olmadığı ve bu şekilde bir intiharın gerçekleşmesinin mümkün olmadığı belirlendi.

Ayrıca, Duygu’nun tırnaklarında E.T.'ye ait DNA örnekleri bulundu. Bu, boğuşma izlerinin bir kanıtı olarak kayda geçti. Güvenlik kameralarındaki görüntüler, E.T.’nin Duygu’yu bıçakla tehdit ettiğini ve korkan genç kadının ellerini başına kapatarak savunmaya geçtiğini gösterdi. Görüntülerde ayrıca, E.T.’nin olayın ardından vilada kovası alırken çekilen görüntüleri de mevcuttu.

Bakan Ersoy, Formula 1 İçin İstanbul ile Yarışan Birçok Şehir Olduğunu Duyurdu Bakan Ersoy, Formula 1 İçin İstanbul ile Yarışan Birçok Şehir Olduğunu Duyurdu

Yapılan soruşturma sonucunda, E.T.’nin Duygu’yu kafasından sert bir cisimle vurduktan sonra, onu boğarak öldürdüğü iddiası doğrulandı. Olayın ardından E.T., polise teslim oldu ve yapılan incelemeler sonucunda cinayet şüphelisi olarak tutuklandı.

Duygu Bölükbaş’ın annesi Nuriye Bölükbaş, kızının cinayetinin açığa çıkmasında büyük bir mücadele verdi. Gözyaşları içinde adaletin yerini bulmasını isteyen anne, “Benim çabam adaletin yerini bulması, canilerin elini kolunu sallayarak ocaklara ateş düşürmesinler,” dedi. Anne Bölükbaş, yaşadığı acının tarif edilemez olduğunu ve adaletin tecelli etmesini istedi.

Duygu’nun katili E.T.’nin, olaydan sonra hızlıca hayatına yeni biri alması, diğer kadını da aynı şekilde tehdit etmesi, olayın tekrarlanmaması için cezaların ağırlaştırılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Savcılığın, olayla ilgili yeniden soruşturma başlattığı ve en kısa sürede cezanın verilmesi için çalışmalarını sürdürdüğü bildirildi.

"Şüphe duyulmayınca biraz olay kapatılmış
Ailenin avukatı Levent Kahya, ailenin hiçbir zaman kızlarının intiharına inanmadığını, bu şüphe üzerine yoğun bir çalışma yaptıklarını söyledi. Avukat Kahya, “Aile, Duygu'nun kesinlikle intihar edebilecek bir karakterde insan olmadığını, kesinlikle bu tarz bir davranışta bulunmayacağını söyledikleri için ben aileye inandım ve araştırmalara başladık. Bu araştırmalar boyunca onlarca kişiyle görüştük. Sitenin güvenlik müdürlerinden, güvenlik personellerinden, komşulardan, komşu olan esnaflardan bilgiler aldık. Bilgiler ışığında, cinayet büro amirliğinin yapmış olduğu olay yeri inceleme ve benzeri çalışmaları takip ettiğimizde, olayın aşırı şüpheye uyandıran bir durum olduğunu fark ettik. Bununla ilgili başsavcılığımızla irtibata geçtik ve başvurularda bulunduk. 112 kayıtlarının getirtilmesini istedik, site kamera görüntülerinin getirtilmesini istedik. Bunlarla ilgili saat çalışmaları yaptığımızda, sanık ve ailesinin gerçek dışı beyanlarda bulunduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine savcılık yeniden bir keşif kararı aldı. Eve gidildiğinde ve banyoda inceleme yapıldığında, kızımızın asılı olduğu iddia edilen havlupanın bu ağırlığı taşıyabilecek nitelikte olmadığı anlaşıldı. Aynı zamanda metre ve mesafelerin asması için dahi olsa yeterli olmadığı anlaşıldı. Beyanların tutarsızlığı ve delil karartmaya yönelik eylemler göz önünde bulundurulduğunda, savcılık tarafından DNA incelenmesi istendi. Sanığın DNA'sı alındı. Sanığın DNA'sı maktulün; yani Duygu kızımızın tırnak içi DNA'sıyla karşılaştırıldı ve burada sanığın DNA'sı çıktı. Bununla beraber artık tüm bilimsel verilerle atılı suçun işlendiği ortaya çıktı. Çok derin bir çalışma yapmış ekipler; fakat bunun intihar olduğu önyargısıyla yaklaşılınca, şüphe duyulmayınca biraz olay kapatılmış. Haklı olarak kapatılmış; ama biz daha derinlemesine bir çalışma yaptık. Daha öncesinde atılmış olan mesajlar var, tehdit içeren mesajlar var. Bunlar bizim elimizdeydi. Adalet uzadıkça, geciktikçe ailenin acısı kat kat artıyor. Adalete olan güven sarsılıyor. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz” dedi.



Anne gözyaşlarına boğuldu: "Adalet istiyorum"
İzmir Adliyesi önünde açıklamalarda bulunan anne Nuriye Bölükbaş da, gözyaşlarına boğularak, “adalet istiyorum” dedi.
Anne Bölükbaş, şöyle konuştu: “Bunun mücadelesi kolay olmadı bir anne olarak. Çok zor süreçlerden geçtim; ama inandım. Kızımı çok iyi tanıdığım için böyle bir şey yapmayacağına kesinlikle emindim. Bundan dolayı da ne yapmam gerekiyorsa uğraştım. Çabalarımın sonucunu aldığımı düşünüyorum. Benim çabam adaletin yerini bulması, canilerin elini kolunu sallayarak ocaklara ateş düşürmesinler. Ben yanıyorum, yaşamıyorum, kızımla ben öldüm. Başka annelerin de ölmesini istemiyorum. Türkiye'nin kanayan yarası. Ne olur caniler elini kolunu sallayarak gezip de benim düştüğüm duruma başka bir anneyi düşürmesin. Yaşamıyoruz; yani bir evlat kolay büyütülmüyor. İki senedir uğraşmaktan çok yoruldum. Şahsın bize tehdit mesajları, kızımı yalnızlaştırmaya çalışması, aileyle küstürmesi, etrafa küstürülmesi, kızımı öldürmekle tehdit etti. Bu savcılıkta da zaten var, mesajlarda var. 13 yaşındaki çocuğun bedelini, annesizliğin bedelini kim ödeyecek. Anne olarak soruyorum kolay mı annesizlik? Yani bir çocuk annesiz kaldı. Şahıs benim kızım öldükten sonra çok geçmeden hayatına birini daha alıp bir kurban daha seçti. Tekrar cezasını almadığı zaman, aynı kurbanlar tekrar tekrar; Duygu olacak, Ayşeler olacak, Fatmalar olacak, bitmeyecek yani. Bundan dolayı adalet yerini bulsun, hak ettiği cezayı alsın. Benim çabam bu. Benim yandığım gibi bir başka anneler de yanmasın. Kimseden korkmuyorum. Yaşadığım sürece de asla bu olayın bu peşini bırakmayacağım.”

Kaynak: İhlas Haber Ajansı