Tosya, günümüzde Kastamonu’ya bağlı olsa da tarih boyunca idari yapısı çeşitli değişikliklere uğramıştır. Osmanlı dönemine ait bazı kaynaklar, Tosya’nın bir dönem Çankırı sancağına bağlı olduğunu göstermektedir. Bu durum, Şeyh İsmail Rumi’nin doğum yeri itibarıyla Çankırı ile tarihsel bir bağa sahip olduğunu düşündürmektedir.

Ancak Şeyh İsmail Rumi’nin Çankırı ile olan ilişkisi yalnızca doğum yeriyle sınırlı değildir. O, Osmanlı topraklarında Kâdiriyye tarikatının yayılmasına büyük katkılar sağlamış ve manevi mirası günümüze kadar ulaşmıştır. Çankırı’da onun adına yapılan Şeyh İsmail Rumi Camii, bu derin manevi bağın en önemli kanıtlarından biridir. Halk arasında “manevi mimar” olarak anılan Şeyh İsmail Rumi, Çankırı’daki tasavvufi gelenek üzerinde de önemli bir etkiye sahip olmuştur.

Çankırı'nın Manevi Mimarı Şeyh İsmail Rumi Hazretleri kimdir?

Şeyh İsmail Rumi Hazretleri, Osmanlı döneminde yaşamış önemli bir Kâdirî şeyhi ve mutasavvıftır. Doğum yeri, Kastamonu’nun Tosya ilçesine bağlı Bansa köyüdür. Babası Çoban Ali, oğlunun daha iyi bir eğitim alması için ailesiyle birlikte Tosya’ya yerleşmiştir.

İsmail Rumi, medrese eğitimi alırken Halvetiyye tarikatı şeyhlerinden Ahmed Efendi’nin sohbetlerine katılmıştır. Tasavvuf yolundaki seyrini derinleştiren bir rüya üzerine Bağdat’a gitmeye karar verdi. Rüyasında Abdülkâdir-i Geylânî’yi görmüş ve onun manevi işaretiyle yola çıkmıştır.

Bağdat’a varınca Kâdiriyye tarikatının merkez dergâhına giderek Nakîbüleşraf Seyyid Feyzullah Efendi ile tanışmış ve onun yanında erbaîn (kırk günlük halvet) çıkarmıştır. Bu süreçte seyrüsülûkünü tamamlayarak Kâdiriyye tarikatından icâzet almıştır. Ayrıca Mısır’a giderek Ahmed-i Mısrî’den de tasavvufi eğitim alıp ondan da icâzetnâme almıştır. Bu nedenle bazı kaynaklarda mürşidi Feyzullah Efendi, bazılarında ise Ahmed Efendi olarak geçmektedir.

Çankırı'nın Manevi Mimarı Şeyh İsmail Rumi Hazretleri Kimdir

Çankırı-Tekirdağ arası kaç kilometre? Çankırı-Tekirdağ arası kaç kilometre?

İstanbul’a gelişi ve Kâdirîhâne Dergâhı’nın kuruluşu

1611 yılında İstanbul’a gelen İsmail Rumi, önce Sofular Camii’nde ikamet etmiş, daha sonra Tophane’de Hacı Pîrî adlı bir kişinin arsasında bir tekke inşa ettirmiştir. Bu tekke, "Kâdirîhâne" olarak anılmış ve Kâdiriyye tarikatının İstanbul’daki merkezi haline gelmiştir.

İsmail Rumi’nin Anadolu ve Rumeli’de kırka yakın tekke yaptırdığı kaydedilmiştir. Bu dergâhlar, Kâdiriyye tarikatının Osmanlı topraklarında yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Kendisine "Pîr-i Sânî" (ikinci pîr) denilmesinin sebebi, tarikatın Anadolu’daki yayılımına büyük katkı sağlamasıdır. Ayrıca Kâdiriyye’nin "Rûmiyye" kolu ona nispet edilir.

Sultan Ahmed Camii ve Kâdirî Geleneği

Şeyh İsmail Rumi, Sultan Ahmed Camii’nin açılışında dervişleriyle birlikte Kâdirî usulü zikir yapmıştır. Bu tarihten itibaren camide cuma namazlarından sonra Kâdirî evrâdının okunması bir gelenek halini almıştır. Bu uygulama günümüzde de devam etmekte, Kâdirîhâne şeyhinin görevlendirdiği bir derviş tarafından evrâd okunmaktadır.

Çankırı'nın Manevi Mimarı Şeyh İsmail Rumi Hazretleri Kimdir (2)

Vefatı ve sonrası

İsmail Rumi, vefatında kendi kurduğu Kâdirîhâne Dergâhı’nın hazîresine defnedilmiştir. Tekkenin postnişinliği halifelerinden Seyyid Halil tarafından devam ettirilmiştir. Ayrıca Ustrumcalı Ahmed Efendi adlı halifesi, 1628’de Bursa’da İsmail Rumi Dergâhı’nı (Hamam Tekke) kurmuştur.

Kâdirîhâne’nin önemi

Kâdirîhâne, Osmanlı döneminde Kâdiriyye tarikatının merkez tekkesi olarak hizmet vermiştir. Anadolu ve Rumeli’deki Kâdirî şeyhlerinin verdiği icâzetnâmeler, Kâdirîhâne şeyhi tarafından tasdik edilirdi. Bu durum, dergâhın tarikat içindeki merkezi konumunu göstermektedir.

Kaynak: Haber Merkezi