ÖZELHABER/ Çankırılı yazar Abdülkadir Ayhan, Türkiye’nin ilk demiryolu romanı olan “Bozkır Göğünde Yıldızlar” ile Türk edebiyatına büyük bir katkı sundu. Kurşunlu'da doğan ve demiryolu personeli olan Şeftren Mustafa’nın oğlu olan Ayhan, 1951 yılında Çankırı’da yedi çocuklu bir demiryolu ailesinin altıncı çocuğu olarak dünyaya geldi. Çocukluğunu Büyük Cami’nin yakınında, Cumhuriyet İlkokulu'nun karşısındaki çıkmaz bir sokakta, ahşap ve mütevazı bir evde geçirdi. Hayatının bu dönemi, onun demiryolu ve trenlere olan tutkusunun temelini oluşturdu.
Ayhan’ın yaşamı boyunca edindiği demiryolu tecrübeleri, “Bozkır Göğünde Yıldızlar” adlı eserine ilham kaynağı oldu. Kitap, tren seferlerinde yaşanan olayları, trenlerin Çankırı halkı üzerindeki etkilerini ve bu ulaşım aracının şehrin ruhundaki yerini ele alıyor. Yazar, “Tren Çankırı’nın ruhudur” diyerek bu tutkusunu ve trenlerin şehirle olan derin bağını dile getiriyor. Bu veciz ifadesi, kitabın hem Çankırı’nın kültürel zenginliklerini yansıtması hem de trenlerin bu zenginlikteki rolünü anlatması bakımından büyük bir önem taşıyor.
“Bozkır Göğünde Yıldızlar”, sadece bir hikâye kitabı değil, aynı zamanda Çankırı’nın tarihine ve demiryolu kültürüne yapılmış bir kültürel katkı niteliğinde. Bu eserin değeri ve yazarın başarısı, Ankara ATO 19. Kitap Fuarı’nda bir kez daha gözler önüne serildi.
Ayhan’ın “Bozkır Göğünde Yıldızlar” adlı romanı, Çankırılılar için bir gurur kaynağı olmanın yanı sıra, Türkiye’de demiryolu edebiyatının ilk örneği olarak da dikkat çekiyor. Demiryolu ve trenlerin nostaljisini yaşamak ve Çankırı’nın kültürel derinliğine tanıklık etmek isteyen herkesin bu eseri okuması öneriliyor. Abdülkadir Ayhan, kalemiyle trenleri ve Çankırı’yı edebi bir eserle buluşturmayı başarmış bir yazar olarak, hem edebiyat hem de Çankırı kültürü için önemli bir miras bırakıyor.
Genç nesillerin kültel mirasa ilgi duymasını isteyen Metin Yılmaz, “Abdülkadir Ayhan’ın Kitabı Demiryolu kültürünü ve Çankırı'nın trenlerle olan kadim bağını yansıtan önemli bir eser. Ancak ne yazık ki, yerel kurumlar ve hatta edebiyat çevreleri bu tür eserlere yeterli değeri vermiyor. Özellikle Çankırı gibi zengin bir kültürel geçmişe sahip bir şehirde bu kitap daha fazla ilgi görmeliydi. Öncelikle yerel kurumların, bu tür eserlere sahip çıkması gerekiyor. Kitap imza günleri, okuma etkinlikleri ve yerel sohbet toplantıları gibi faaliyetler düzenlenebilir. Bu tür etkinlikler, genç nesillerin kültürel mirasımıza ilgi duymasını sağlar.” dedi.