ÇAKÜFEST 2024 Bilim, Kültür ve Sanat Şenliği’nin ikinci haftası, ÇAKÜ İslami İlimler Fakültesi ve Darülhadis İslam Araştırmaları Merkezi ile Özbekistan İmam Tirmizi Uluslararası Araştırma Merkezi ve Muhammed İhsan Oğuz Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği “Maveraünnehir’den Anadolu’ya Hadis ve İlim/İrfan Geleneği Sempozyumu” ile başladı.

Sempozyum açılış programına Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Çankırı Valisi M. Fırat Taşolar, Çankırı 22. Dönem Milletvekili Tevfik Akbak, ÇAKÜ Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, ÇAKÜ İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulselam Arvas, Özbekistan Cumhuriyeti Din İşleri Komitesi Basın ve Yayın Genel Müdürü Dr. Kamaljan Kamilov, ÇAKÜ mensubu akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan program, açılış konuşmalarıyla devam etti. Açılış konuşmalarının ardından Prof. Dr. Mehmet Görmez’in “Maveraünnehir Medeniyetinin Maverası” başlıklı açılış konferansına geçildi.

Fvbfhsfgshfdjnjdgj

Sempozyumun açılış konuşması İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdulselam Arvas tarafından yapıldı. Sn. Arvas, konuşmasına siyonizmin katliamına maruz kalan Filistin ve Gazze’ye, kızıl komünizmin asimilasyon ve zulmüne uğrayan Doğu Türkistan’a dua, zalimlere lanet ederek başladı. İslami İlimler Fakültesinin bilimsel faaliyetlerinden bahseden Sn. Arvas, darü’l-hadisler hakkında bilgi vererek tarihî misyonlarına dikkat çekti. 2023 yılı Kasım ayında Özbekistan’ın Tirmiz şehrinde “İmam Buhari, Darimi, Tirmizi: Maveraünnehir Muhaddis Okulu” adıyla uluslararası bir sempozyum düzenlendiğini hatırlatan Sn. Arvas, ikinci bir sempozyumun ÇAKÜ’de düzenlenmesinin kararlaştırıldığını belirtti. Sn. Arvas, sempozyum sürecinde desteklerini esirgemeyen Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi’ye, açılış konferansı davetini kabul eden İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı ve Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e, sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.

Özbekistan Cumhuriyeti Din İşleri Komitesi Basın ve Yayın Genel Müdürü Dr. Kamaljan Kamilov ise konuşmasına iş birliğinin devam etmesi temennisiyle başladı. Maveraünnehir’de İmam Buhari, İmam Zemahşeri, İmam Maturidi ve diğer âlimlerin yazmış oldukları eserlerin bugünün bilimine öncülük ettiğini belirten Kamilov, ecdadın İslam’ı yaymak gayesiyle Anadolu’ya, Arap coğrafyasına ve Horasan’a yolculuklar yaptığını ifade etti. Şeyh Ali Semerkandi’nin Anadolu’ya yolculuğuna da değinen Kamilov, Anadolu insanına kattıklarının öneminden bahsetti. Özbekistan’da İslam Uygarlık Merkezi İmam Tirmizi Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü ve İmam Maturidi Uluslararası Araştırmalar Enstitüsünün bahsi geçen değerleri araştırmak için kurulduklarını aktaran Kamilov, ayrıca Maveraünnehir ve Anadolu’daki eserlerin tahkik edilmesinin önemine de işaret etti. Çankırı Karatekin Üniversitesine davetlerinden ötürü minnettar olduklarını ifade eden Kamilov, sempozyumların devamını dileyerek katılımcılara başarılar diledi.

Uşak Üniversitesi, Times Higher Education 2025 Dünya Üniversite Sıralaması'nda öne çıkıyor Uşak Üniversitesi, Times Higher Education 2025 Dünya Üniversite Sıralaması'nda öne çıkıyor

Açılış konuşmalarının ardından kürsüyü teşrif eden Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi, konukları selamladıktan sonra bu sempozyumun Özbekistan’da geçen yıl düzenlenen sempozyumun devamı niteliğinde olduğunu vurguladı. ÇAKÜ’nün Türk-İslam kültür ve medeniyetine dair her alanı destekleyen bir yönetim anlayışına sahip olduğuna dikkat çeken Rektör Çiftçi, bu dinamiklerin günümüz nesliyle paylaşılması için çaba sarf ettiklerini ifade etti. Rektör Çiftçi, devamında ilmî ve kültürel faaliyetlerin yeni bilimsel faaliyetlere kapı aralayacağına inandığını söyleyerek Maveraünnehir’i yalnızca iki nehir arasındaki coğrafî bir konum olarak algılamadıklarını, Türklerin İslam ile şereflenmelerinin ardından meydana getirdikleri medeniyeti önemsediklerini belirtti. “Maveraünnehir bölgesinde Karahanlı, Selçuklu, Timurlar gibi önemli devletlerin kurulması, İslam medeniyetinin önemli eserlerinin ortaya çıkmasına vesile olmuştur.” diyen Rektör Çiftçi, Anadolu’yu besleyen birçok unsurun Maveraünnehir’den gelen akınlarla sağlandığının altını çizdi. Rektör Çiftçi, bu akınlara İmam Buhari, İmam Tirmizi, Ebu’l-Leys Semerkandî, Hoca Ahmet Yesevi, Bahaeddin Nakşibendî gibi İslam âlimlerinin yön verdiğini sözlerine ilave etti.

ÇAKÜ’nün uluslararası platformlarda ciddi çabalarının olduğunu ifade eden Rektör Çiftçi, son bir ayda bu çabaların karşılığını almaya başladıklarını söyledi. ÇAKÜ’nün Avrupa Üniversiteler Birliği ve Türk Üniversiteler Birliği’ne üye olmasının önemli göstergeler olduğunun altını çizen Rektör Çiftçi, daha nitelikli ve donanımlı bir nesil inşası için çalıştıklarını ifade etti. Sempozyumun bundan sonraki ilmî konferanslara ve sempozyumlara vesile olacağına inandığını dile getiren Rektör Çiftçi, etkinliğe destek veren kurum ve kuruluşlara, Diyanet İşleri Eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e, Dr. Kamaljan Kamilov’a teşekkür ederek sempozyumu düzenleyen İslami Bilimler Fakültesi mensuplarını tebrik etti.

Sempozyumun açılış konferansı ise Prof. Dr. Mehmet Görmez tarafından verildi. Görmez, konuşmasına salondaki dinleyicileri selamlayarak başladı. Devamında Gazze’deki mazlumlara katliamlarını sürdüren İsrail’i tel’in eden Görmez, Anadolu’da kurulan ilk darü’l-hadise ev sahipliği yapan Çankırı’da, Çankırı Karatekin Üniversitesinde düzenlenen sempozyumu tertip eden başta Rektör Prof. Dr. Harun Çiftçi olmak üzere düzenleme kurulunu tebrik etti.

“Maveraünnehir”in herkesi heyecanlandıran muhteşem bir kelime olduğunu ifade eden Görmez, zikredilen adın İslam fetihlerinden sonra bir coğrafya adı olarak ortaya çıktığını ama yalnızca bir coğrafya adı olmadığını ve derin anlamları olduğunu belirtti. Sn. Görmez, kelimenin tarih içinde mavera kavramının kazandığı muhtevayı işaret ettiğine dikkat çekerek esasen görünen dünyanın arkasındaki dünya, görünenin arkasındaki büyük hikmet olduğunu vurguladı. Sözlerine; “Maveraünnehir, İslam medeniyetinin maverasıdır.” şeklinde devam eden  Görmez, Maveraünnehir’in bir fikri, düşünceyi, dünya görüşünü ve medeniyet tasavvurunu ifade eden bir kavram olduğunu ifade etti.

Maveraünnehir’in başlı başına büyük bir medeniyetin adı olduğunu söyleyen Görmez, bu medeniyetin ana özelliklerini farklı başlıklarda ele alacağını belirtti. Görmez, ilk olarak Maveraünnehir medeniyetinin “külli bir ilim tasavvuru” olduğunun altını çizerek bilginin bir bütün olarak ilim birliğiyle ele alındığını ifade etti. Kelamın felsefeyle, hadisin tasavvufla, ahlâkın matematikle buluştuğunu aktaran Görmez, Maveraünnehir’in külli ilim tasavvurunu hediye eden bir medeniyet olduğunu söyledi.

Görmez, devamında Maveraünnehir medeniyetinin batmış bir medeniyet olmadığını, zaman zaman ışığı sönse de bunun varlığının bugün salonda yaşadığını belirtti. Maveraünnehir medeniyetinin ışığının sönmesiyle dünyanın da ışığının söndüğüne dikkat çeken Görmez, bu medeniyetin sadece İslam medeniyeti için değil insanlık medeniyeti için de çok büyük bir medeniyet olduğunu ifade etti. Görmez, devamında külli ilim tasavvuru sayesinde insanlığın ilmî ve fikrî açıdan çok büyük bir inkişafın içine girdiğini söyledi. İkinci olarak İslami ilimleri bir nehre benzeten Görmez, kıyılarında medeniyet kurulan bu ilimlerin insanlığı arıtan bir özelliği olduğuna dikkat çekti. Bu medeniyetin en mühim özelliklerinden birinin bilgiyi metodolojiye dönüştürmesi olduğunun altını çizen Görmez, bilginin hammaddelerinin Hicaz, Bağdat ve Şam’dan geçerek Amuderya ve Sirderya’nın ardından kelam ve fıkhın usule kavuştuğunu belirtti.

Kütüphanelerdeki eserlerin büyük kısmının Maveraünnehir medeniyetini oluşturan topraklarda yazıldığını aktaran Görmez, hadisin yolda rivayet olduğunu, Maveraünnehir’e ulaşınca dirayetle buluştuğunu ifade etti. Görmez, devamında İmam Buhari’nin bir hadis derleyiciliğinden öte muhteşem bir metot kullandığından, Ebu Davud’un ve İmam Tirmizi’nin sistematiğinden bahsetti. Görmez, Kütüb-i Sitte’nin bu topraklarda tasnif edilmiş olmasının ve Maveraünnehir medeniyetinin ürünü olarak ortaya çıkmasının bu topraklardaki külli ilim tasavvurundan ve bilginin bir usule kavuşmasından kaynaklandığını belirtti.

Görmez, daha sonra bu medeniyetteki filozofların aynı zamanda matematikçi, müfessirlerin filozof, fakihlerin mutasavvıf olduğunu, birlik içinde hareket ettiklerini ve bu sebeple Farabi, Buhari ve Biruni’nin aynı medeniyetten çıktıklarını vurguladı. Ehl-i Sünnet Maturidi mektebinin Maveraünnehir dünyasında meydana gelmesinin hem çok tabii hem de çok önemli olduğuna dikkat çeken Görmez, İmam Maturidi’nin İslam medeniyetinde insan-akaid, insan-Allah, insan-inanç esasları münasebetlerini çoklu bir hikmet kavramı üzerine bina etmiş olmasının yine külli ilim tasavvurunun bir ürünü olduğunu ifade etti. Bu ifadelerden Bağdat, Şam, Kahire, Endülüs gibi önemli coğrafyaları ihmal ettiğinin sanılmaması gerektiğini belirten Görmez, Maveraünnehir medeniyeti olmadan İslam medeniyetinin olmayacağının altını çizdi.

Görmez, Maveraünnehir mektebinin diğer önemli bir özelliğinin irfan mektebi olan tasavvufun ilme dayanarak bu topraklarda gelişmesi olduğunu belirtti. Tasavvufun bu topraklarda kelam, hadis, fıkıh ve felsefenin tamamlayıcı unsuru olduğunu ifade eden Görmez, tasavvufun bir irfan mektebi olduğunu söyledi. Bundan dolayı Maveraünnehir coğrafyasındaki pek çok fakihin, ehl-i hadisin tasavvufî bir yönünün olduğunu vurgulayan Görmez, Maveraünnehir medeniyetinin ilimleri tasavvufla buluşturduğunu ifade etti. Görmez, son olarak Anadolu ve Balkanların da Maveraünnehir üzerinden İslam ile buluşmasının çok önemli olduğuna dikkat çekti. Sempozyum vesilesiyle Çankırı Karatekin Üniversitesinde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Görmez, etkinliği düzenleyenleri tebrik ederek sempozyumun hayırlara vesile olmasını temenni etti.

Açılış programı, Rektörümüz Prof. Dr. Harun Çiftçi’nin Prof. Dr. Mehmet Görmez’e ve diğer konuklara hediye takdimiyle sona erdi.

Kaynak: Haber Bülteni